Roman Kitapları
Dağda Duman Yeri Yok PDF oku indir
Dağda Duman Yeri Yok PDF oku indir, PDF kitap depomuzda, Abdullah Ataşçı tarafından kaleme alınan Dağda Duman Yeri Yok isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786051853895 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Dağda Duman Yeri Yok kitabı 234 olarak yayınlanmıştır. Dağda Duman Yeri Yok kitabını 15.05.2019 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Dağda Duman Yeri Yok PDF Oku.
Dağda Duman Yeri Yok PDF Oku
Birîndar ve Yara Bende ile öyküdeki ustalığını romanlarında da sürdüren Abdullah Ataşçı’dan zorunlu bir göçün destansı dil ve folklorik sesle anlatıldığı bir hatırlamalar serencamı! Dağda Duman Yeri Yok, her şeyi bir trene sığdırıyor; vagonlardan dengbêjler, hüzünler, ayrılıklar ve hayatdökümleri rüzgâra karışıp yazarın hayalle gerçek arasında kurguladığı yokyerlere savruluyor. Nereye gittiğinin bir önemi yok, ne trenin ne de trendekilerin; belki de her şey bir rüya, kim bilir!
Romandaki tüm karakterler bir uykunun dehlizinde ve ölenin yaşayandan farkı yok; mezarlıklardan çıkarak mahallede dolaşan ruhlar, geçmişle bugünü eşitliyorlar. Bu romanda ses de ıslık da koku da ete kemiğe bürünüyor, onlar da hikâyeye dahiller. Kırk gün kırk gece bir türkü mahcup mahcup çalıyor; bu türküyü herkes hem can kulağıyla dinliyor hem de tüm şehir, tüm insanlar sağırlaşıyor adeta.
Dağda Duman Yeri Yok tamam da, şehir duman altında.
“Ağır ağır, adeta hiç acelesi yokmuşçasına konuştu. Neden savaştıklarından, özgürlüğün ne anlama geldiğinden, bir halkın en mühim varlığının dili olduğundan, dili yasaklanmış bir halkın zalimlere karşı ayağa kalkmasından ve daha bir sürü şeyden bahsetti.
Yangın en azılı düşmanına saldırıyormuş gibi git gide yayılmayı sürdürüyor, sağlam bulabildiği her şeyin üzerine bir kasırga gibi ilerliyor; yeşili de beyazı da büsbütün kirleterek büyüyordu. Bu, besbelli toprağın kederiydi. Çünkü doğuran da çoğaltan da, seven de, anlayan da, şefkat gösteren de topraktı. Toprağın hazin bir yenilgisiydi bu.”
Romandaki tüm karakterler bir uykunun dehlizinde ve ölenin yaşayandan farkı yok; mezarlıklardan çıkarak mahallede dolaşan ruhlar, geçmişle bugünü eşitliyorlar. Bu romanda ses de ıslık da koku da ete kemiğe bürünüyor, onlar da hikâyeye dahiller. Kırk gün kırk gece bir türkü mahcup mahcup çalıyor; bu türküyü herkes hem can kulağıyla dinliyor hem de tüm şehir, tüm insanlar sağırlaşıyor adeta.
Dağda Duman Yeri Yok tamam da, şehir duman altında.
“Ağır ağır, adeta hiç acelesi yokmuşçasına konuştu. Neden savaştıklarından, özgürlüğün ne anlama geldiğinden, bir halkın en mühim varlığının dili olduğundan, dili yasaklanmış bir halkın zalimlere karşı ayağa kalkmasından ve daha bir sürü şeyden bahsetti.
Yangın en azılı düşmanına saldırıyormuş gibi git gide yayılmayı sürdürüyor, sağlam bulabildiği her şeyin üzerine bir kasırga gibi ilerliyor; yeşili de beyazı da büsbütün kirleterek büyüyordu. Bu, besbelli toprağın kederiydi. Çünkü doğuran da çoğaltan da, seven de, anlayan da, şefkat gösteren de topraktı. Toprağın hazin bir yenilgisiydi bu.”