Aşk Kitapları
Sesler PDF Oku
Sesler PDF oku, PDF kitap depomuzda, Necati Koca tarafından kaleme alınan Sesler isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786256874749 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Sesler kitabı 188 olarak yayınlanmıştır. Sesler kitabını 25.09.2023 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Sesler PDF Oku.
Sesler PDF Oku
Gün gelir mısralar, kanatlanıp çıkar bulutlara seyran eyler asırları. Mevsim olur sarmalar ömrün her demini, irdeler evveli. Nisan olur, gözlerden iner sevda tarlalarına. Ağustos olur, kavrulur beste-beste. Sarı sonbahar olur sözcüklerde, yaprak döküp hüznü besler. Kış olduğunda ölümcül boran olur, savrulur durur…
Gün gelir müebbet yemiş zindan olur, yalnızlar beldesini fethedip açılır uçsuz bucaksız sulara. O sular ki ne zaman tanır ne mekân…
Bazı zaman mavi, arada bir gri bir günü arada bir de zifiri bir geceyi giyinir. Heyulalar eşliğinde bedensizler tahtına oturup çağırır kargışları, omuz üzerinde baş koymaz haykırışları…
Kervanlara omuz verir, gezdirir diyar-diyar. Vardığı her şehirde sinsi yüzlere çarpıp dağılır, peyderpey eriyip toprak olur. Semaya açılıp duaya duran ellere abanıp doğrulur. Düştüğü yerden kalkarak destan olur.
Hasretin, vuslatın, hicranın adı olur; hüznün, kederin, sevincin ânı mazi denizinde alabora olmuş gemilerde ise anı olur.
Gün gelir, mitler sofrasına meze olur efsunlu kapıları aralar… Periler meclisine söz olur, katli vacipler hücresine urgan… Bir kundakta, kartal pençesine aş olup senedirımları yoldaş eyler. Bulutlardan inip arzın dibinde kararır, katran olur…
Gün gelir, ânı yadırgar evvelin büyülü kapısını aralar ve düşer kaybolan senelerın ardına.
Söz şimdi yine mısralarda, binsin zaman adlı gemiye; sesler, nefesler ve siluetler arasından süzülüp varsın büyülü evvelin derinliklerine…
Necati Koca
Gün gelir müebbet yemiş zindan olur, yalnızlar beldesini fethedip açılır uçsuz bucaksız sulara. O sular ki ne zaman tanır ne mekân…
Bazı zaman mavi, arada bir gri bir günü arada bir de zifiri bir geceyi giyinir. Heyulalar eşliğinde bedensizler tahtına oturup çağırır kargışları, omuz üzerinde baş koymaz haykırışları…
Kervanlara omuz verir, gezdirir diyar-diyar. Vardığı her şehirde sinsi yüzlere çarpıp dağılır, peyderpey eriyip toprak olur. Semaya açılıp duaya duran ellere abanıp doğrulur. Düştüğü yerden kalkarak destan olur.
Hasretin, vuslatın, hicranın adı olur; hüznün, kederin, sevincin ânı mazi denizinde alabora olmuş gemilerde ise anı olur.
Gün gelir, mitler sofrasına meze olur efsunlu kapıları aralar… Periler meclisine söz olur, katli vacipler hücresine urgan… Bir kundakta, kartal pençesine aş olup senedirımları yoldaş eyler. Bulutlardan inip arzın dibinde kararır, katran olur…
Gün gelir, ânı yadırgar evvelin büyülü kapısını aralar ve düşer kaybolan senelerın ardına.
Söz şimdi yine mısralarda, binsin zaman adlı gemiye; sesler, nefesler ve siluetler arasından süzülüp varsın büyülü evvelin derinliklerine…
Necati Koca