Roman Kitapları
Sarhoş Felsefesi PDF Oku
Sarhoş Felsefesi PDF oku, PDF kitap depomuzda, Sinan Kocaman tarafından kaleme alınan Sarhoş Felsefesi isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786254127625 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Sarhoş Felsefesi kitabı 254 olarak yayınlanmıştır. Sarhoş Felsefesi kitabını 07.12.2021 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Sarhoş Felsefesi PDF Oku.
Sarhoş Felsefesi PDF Oku
Hayat bir gürültüden ibaretti ve her şey bir gürültünün sonucuydu. İnsan, senelerca birlikte yaşadığı için bu kadarını fark edemedi ama yalnızca bu kadarını… Fark edemiyordu aslında kendisinin de bir gürültü olduğunu.
İnsan, nefes çekmiyordu vücuduna; içinde gürültü karmaşası olan bir dünyayı hava zannederek soluyordu. Çektiği havayı bir gürültüyle bırakıyordu, yüzünü suyla değil bir gürültüyle yıkıyordu, kahvaltıda gürültü yiyordu, elinde tuttuğu gürültü ile gürültü yazıyordu, her sabah gürültü doğuyordu üstüne. Gürültülü aydınlık, gürültüyle batışa doğru gidiyordu. Gürültüye âşık oluyordu insan, gürültüyle evleniyordu. Ömrünü bir gürültüyle geçirirken, gürültülü bir biçimde, başka bir gürültünün doğumuna sebep oluyordu. Yaşadığı ve yaşattığı tüm gürültüleri arkada bırakıp yine bir gürültüyle hayata veda ediyordu.
Evet, her şey gürültü dünyasındaki farklı seslerde gizliydi. Her sesin, ortama kavuşması ise varoluş göstergesiydi. Aynı cins, farklı materyaller, üç-beş sayı fark etmeksizin oluşan topluluk, aynı yahut farklı renk, maddenin değişik hâlleri, yenen-yenmeyen değişik doğa ürünleri, irili ufaklı hayvanlar ve insanlar, insanlıktan çıkanlar… Hepsi aynı gürültü şemsiyesinin altına istiflenmişti ve hepsinin kendi içinde bir sesi vardı. Gürültü varsa, hayat vardı.
Bu bir hastalık değildi, yenilginin geride bıraktığı psikolojik yıkım da… Sadece ardını veya kapalı olanı arama çabasıydı, yani Sarhoş Felsefesi!.
İnsan, nefes çekmiyordu vücuduna; içinde gürültü karmaşası olan bir dünyayı hava zannederek soluyordu. Çektiği havayı bir gürültüyle bırakıyordu, yüzünü suyla değil bir gürültüyle yıkıyordu, kahvaltıda gürültü yiyordu, elinde tuttuğu gürültü ile gürültü yazıyordu, her sabah gürültü doğuyordu üstüne. Gürültülü aydınlık, gürültüyle batışa doğru gidiyordu. Gürültüye âşık oluyordu insan, gürültüyle evleniyordu. Ömrünü bir gürültüyle geçirirken, gürültülü bir biçimde, başka bir gürültünün doğumuna sebep oluyordu. Yaşadığı ve yaşattığı tüm gürültüleri arkada bırakıp yine bir gürültüyle hayata veda ediyordu.
Evet, her şey gürültü dünyasındaki farklı seslerde gizliydi. Her sesin, ortama kavuşması ise varoluş göstergesiydi. Aynı cins, farklı materyaller, üç-beş sayı fark etmeksizin oluşan topluluk, aynı yahut farklı renk, maddenin değişik hâlleri, yenen-yenmeyen değişik doğa ürünleri, irili ufaklı hayvanlar ve insanlar, insanlıktan çıkanlar… Hepsi aynı gürültü şemsiyesinin altına istiflenmişti ve hepsinin kendi içinde bir sesi vardı. Gürültü varsa, hayat vardı.
Bu bir hastalık değildi, yenilginin geride bıraktığı psikolojik yıkım da… Sadece ardını veya kapalı olanı arama çabasıydı, yani Sarhoş Felsefesi!.