PDF Kitap
Vişne Kokulu Topraklar PDF Oku
Vişne Kokulu Topraklar PDF oku, PDF kitap depomuzda, Ebru Aykan tarafından kaleme alınan Vişne Kokulu Topraklar isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786256655713 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Vişne Kokulu Topraklar kitabı 448 olarak yayınlanmıştır. Vişne Kokulu Topraklar kitabını 29.11.2024 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Vişne Kokulu Topraklar PDF Oku.
Vişne Kokulu Topraklar PDF Oku
“1915’te Sarıkamış’ta başlayıp, Rusya’nın derinliklerine sürüklenen kahraman bir Osmanlı askerinin olağanüstü esaret yolculuğu…
Uzak diyarların çetin atmosferinde yaşanan aşklar…
Dinlerin, dillerin engelleyemediği dostluklar, sevdalar…
Dünya’nın yarısını kat eden bir neslin yaşam macerası…
Sabri’nin ölümle burun buruna geçen ve her seferinde ona meydan okuduğu senelerı…
Bir solukta okuyacağınız bu kitabı elinizden düşüremeyeceksiniz.
“Önceleri hissettirmeden, özenle işlenmiş danteller gibi süslemişti üstlerini kar. Derken, ruhunun dengi soğuğa bir el etmiş, çağırmıştı yanı başına, üfür üfür essin, hükümranlığını dağa, bayıra ilan etsin diye. Soğuk da nazlanmadan bitivermişti ayağının dibinde. Önce usul usul dondurmuştu ama sonra durmamış, pişkin bir tebessümle tufan olmuş, fırtına olmuş, Allah’ın gazabını üstlerine yağdırarak esip kavurmuştu ortalığı.”
“Oysa kimsenin hatırlamadığı geçmiş zamanlarda, gündüzleri güneşe dönen ayçiçekleri gibi parıldardı yüzü. Her şey mis gibi toprak, çiçek, çimen, gök, güneş kokarken, o yüce dağlar, yeşil yeşil bağrını açmış onları sarmalarken, çekingen bir tebessüm çehresinden eksik olmazdı.”
Uzak diyarların çetin atmosferinde yaşanan aşklar…
Dinlerin, dillerin engelleyemediği dostluklar, sevdalar…
Dünya’nın yarısını kat eden bir neslin yaşam macerası…
Sabri’nin ölümle burun buruna geçen ve her seferinde ona meydan okuduğu senelerı…
Bir solukta okuyacağınız bu kitabı elinizden düşüremeyeceksiniz.
“Önceleri hissettirmeden, özenle işlenmiş danteller gibi süslemişti üstlerini kar. Derken, ruhunun dengi soğuğa bir el etmiş, çağırmıştı yanı başına, üfür üfür essin, hükümranlığını dağa, bayıra ilan etsin diye. Soğuk da nazlanmadan bitivermişti ayağının dibinde. Önce usul usul dondurmuştu ama sonra durmamış, pişkin bir tebessümle tufan olmuş, fırtına olmuş, Allah’ın gazabını üstlerine yağdırarak esip kavurmuştu ortalığı.”
“Oysa kimsenin hatırlamadığı geçmiş zamanlarda, gündüzleri güneşe dönen ayçiçekleri gibi parıldardı yüzü. Her şey mis gibi toprak, çiçek, çimen, gök, güneş kokarken, o yüce dağlar, yeşil yeşil bağrını açmış onları sarmalarken, çekingen bir tebessüm çehresinden eksik olmazdı.”