Tarih Kitapları
Antik Yunan’da Gündelik Şeyler PDF oku indir
Antik Yunan’da Günlük Şeyler PDF oku indir, PDF kitap depomuzda, Marjorie Quennell Charles Henry Bourne Quennell tarafından kaleme alınan Antik Yunan’da Günlük Şeyler isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 12.03.2024 dilinde ve Karton Kapak ebatında basılan ayrıca 9786258349764 sayfadan oluşan Antik Yunan’da Günlük Şeyler kitabı TÜRKÇE olarak yayınlanmıştır. Antik Yunan’da Günlük Şeyler kitabını Cumhur Atay numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Antik Yunan’da Günlük Şeyler PDF Oku.
Antik Yunan’da Günlük Şeyler PDF Oku
Bugün başlangıcı Yunanistan’a kadar geri götürülemeyen pek az bilim veya sanat mevcuttur. Homeros Batı Avrupa’daki edebiyatın temellerini atmış, Platon ise kendisini takip eden tüm filozoflara klavuzluk etmiştir. Herodot ve Tukidides tarih ekolleri kurmuştur. Nereye dönsek Yunanistan’ın yol gösterdiğini anlıyoruz.
M. Ö. 460’larda doğan Hipokrat yalnızca büyük bir hekim olmayıp, yemini profesyonel bir adamın işini onun parasal kazancından daha mühim görmesi zorunluğunu ilk kez tanımlamıştır. Bugünün mühendis ve teknisyenleri bütün hesaplarını Yunanistan’ın el kararı yerine bilgi kararını koyan matematikçilerinin keşfettiği prensiplere göre yapmaktadır.
Bu bir hakikat olduğundan bize hepimizin klasik bir öğrenime ihtiyacı olduğu belli görünüyor. Şayet düşündüğümüz gibi Yunanlılar eski ve yeni dünyaları eğitmişse Homeros ile başlamalıyız, çünkü o Yunanistan’ın öğretmeniydi.
Birinci Kısım’da Truva Savaşını ve Yunanlıları ilk mücadelelerinde ayakta tutan kahramanları yazdık. Burada Homeros başlıca kaynağımızdır.
İkinci Kısım keyif verici Herodot Tarihi’nde anlatılan, Yunanlıların Salamis’teki zaferiyle zirveye varan Yunanlılarla Persler arasındaki büyük mücadeleyle biten Kadim dönemle alakalıdir. Aynı zamanda sanatlar ve bilimler de doğmakta ve ağır ağır tam güçlerine erişmekteydi. Mimaride Dor tarzının ayrıntı kısmı nihayet sabitleşmiş ve İyon tarzı Efesus’ta olduğu gibi denenmekteydi; heykel ve çömlekçilik yeni ve zarif formlara ulaşmıştı.
Bütün bu faaliyet özellikle Parthenon ve Erekteum’un tamamlanmış Dor ve İyon tarzlarını teşhir ettiği, trajedi ve komedinin oluşup, zanaatçıların ürünlerinin geliştiği Atina’da Klasik dönemin şanına yol açtı.
Üçüncü Kısım Salamis’ten sonra Yunanlıların nasıl çalışmaya başlayıp iyi atılmış temeller üzerine o zamandan beri Klasik olarak kabul gören bir medeniyet kurmalarının hikâyesiyle başlıyor; Tukidides’in Tarihi’ndeki Atina ile Sparta arasındaki mücadelenin ve Atinalıların Sicilya Seferinin başarısızlığının anlatımıyla bitiyor. Pelopones Savaşı adı verilen bu mücadele Yunan ırkının Atina ve Sparta’nın rakip önderleri olduğu iki büyük dalı, İyonlar ile Dorlar arasındaki anlaşmazlık ve kıskançlıklar sebebiyle çıkmıştır: gücünün artması sebebiyle Atina’ya karşı diğer Yunan şehir devletlerinin haset ve korkuları kaçınılmaz olarak askeri çatışmaya yol açmıştı. Hikâye ne trajiktir ki, askerler ve siyasetçiler Atina İmparatorluğunu yok ettikleri halde bu, sanatçıların yaptığı işlerin kaderinin yaşamak ve çağlar boyunca Yunanlıları ünlü kılmak olduğu gerçeğiyle telâfi edilmiştir.
M. Ö. 460’larda doğan Hipokrat yalnızca büyük bir hekim olmayıp, yemini profesyonel bir adamın işini onun parasal kazancından daha mühim görmesi zorunluğunu ilk kez tanımlamıştır. Bugünün mühendis ve teknisyenleri bütün hesaplarını Yunanistan’ın el kararı yerine bilgi kararını koyan matematikçilerinin keşfettiği prensiplere göre yapmaktadır.
Bu bir hakikat olduğundan bize hepimizin klasik bir öğrenime ihtiyacı olduğu belli görünüyor. Şayet düşündüğümüz gibi Yunanlılar eski ve yeni dünyaları eğitmişse Homeros ile başlamalıyız, çünkü o Yunanistan’ın öğretmeniydi.
Birinci Kısım’da Truva Savaşını ve Yunanlıları ilk mücadelelerinde ayakta tutan kahramanları yazdık. Burada Homeros başlıca kaynağımızdır.
İkinci Kısım keyif verici Herodot Tarihi’nde anlatılan, Yunanlıların Salamis’teki zaferiyle zirveye varan Yunanlılarla Persler arasındaki büyük mücadeleyle biten Kadim dönemle alakalıdir. Aynı zamanda sanatlar ve bilimler de doğmakta ve ağır ağır tam güçlerine erişmekteydi. Mimaride Dor tarzının ayrıntı kısmı nihayet sabitleşmiş ve İyon tarzı Efesus’ta olduğu gibi denenmekteydi; heykel ve çömlekçilik yeni ve zarif formlara ulaşmıştı.
Bütün bu faaliyet özellikle Parthenon ve Erekteum’un tamamlanmış Dor ve İyon tarzlarını teşhir ettiği, trajedi ve komedinin oluşup, zanaatçıların ürünlerinin geliştiği Atina’da Klasik dönemin şanına yol açtı.
Üçüncü Kısım Salamis’ten sonra Yunanlıların nasıl çalışmaya başlayıp iyi atılmış temeller üzerine o zamandan beri Klasik olarak kabul gören bir medeniyet kurmalarının hikâyesiyle başlıyor; Tukidides’in Tarihi’ndeki Atina ile Sparta arasındaki mücadelenin ve Atinalıların Sicilya Seferinin başarısızlığının anlatımıyla bitiyor. Pelopones Savaşı adı verilen bu mücadele Yunan ırkının Atina ve Sparta’nın rakip önderleri olduğu iki büyük dalı, İyonlar ile Dorlar arasındaki anlaşmazlık ve kıskançlıklar sebebiyle çıkmıştır: gücünün artması sebebiyle Atina’ya karşı diğer Yunan şehir devletlerinin haset ve korkuları kaçınılmaz olarak askeri çatışmaya yol açmıştı. Hikâye ne trajiktir ki, askerler ve siyasetçiler Atina İmparatorluğunu yok ettikleri halde bu, sanatçıların yaptığı işlerin kaderinin yaşamak ve çağlar boyunca Yunanlıları ünlü kılmak olduğu gerçeğiyle telâfi edilmiştir.