Roman Kitapları
Giz Kokan Suskunluk PDF Oku
Giz Kokan Suskunluk PDF oku, PDF kitap depomuzda, Mehmet Başaran tarafından kaleme alınan Giz Kokan Suskunluk isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9789750408458 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Giz Kokan Suskunluk kitabı 108 olarak yayınlanmıştır. Giz Kokan Suskunluk kitabını 21.01.2021 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Giz Kokan Suskunluk PDF Oku.
Giz Kokan Suskunluk PDF Oku
Mehmet Başaran bu kez bir tür belge romanla okurun karşısına çıkıyor: Giz Kokan Suskunluk. 12 Eylül karanlığında yaşadığı bir “olay”ı, içsel çatışmalarla, tinsel iniş-çıkışlarla kaleme alıyor. Kızı Deniz, ailesi ve yakın çevresi de bu macerasın içinde. Yine, şiirli bir dille yazılmış “doğa sevgisi”ni okuyoruz.
Bir sempozyumda konuşmacı olarak, çağrılı olduğu Berlin’e gitmek için verdiği “suskun mücadele”, uyanıkken görülen karabasana dönüşüyor. Birden kendini korku labirentinde buluyor: gizli dosyalar, “öbür yan”, sert bürokrasi, sıkıyönetim, polis. Bu zamanda kimilerinin yüzü kara duvar; ve bir terörist, amansız bir sakıncalı diye bakıyor senelerın emekçi öğretmenine…
Yokuşu aştık da, gideceğimiz yer göründü mü? İçimde bir kırgınlık… Gülhane Parkı’nda mı neydi, “Kahkahalar Evi” adı verilen bir yere girmiştik Deniz’le bir gün. Sıra sıra aynalar önünden geçiliyordu; bakanı uzatan, kısaltan, genişleten, çarpıtan aynalar… Gizli bir el, görünüşümüzle oynuyor, biçimden şekile sokuyordu bizi. Her bir ayna önünde değişik bir yanımızla karşılaşıyorduk ve kendimizi tutamıyorduk. Başka bir tadı vardı kendimize gülmenin. Neden, öyle bir yerden çıkmış gibiyim şimdi? Hiç bilmediğim yanlarımla mı karşı karşıya geldim? Hayır, gülemiyorum, İ. Beyle, G. Hanımın getirdiği dosyalara nasıl yansıdığımı bilmiyorum ki… Değişik açılardan bakanların, seyredenlerin gözleri kim bilir nasıl çarpıtıyor kişiliğimizi. Onlar, aynalar gibi nesnel değil, üstelik düşüncelerini, yorumlarını katıyorlar işe
Bir sempozyumda konuşmacı olarak, çağrılı olduğu Berlin’e gitmek için verdiği “suskun mücadele”, uyanıkken görülen karabasana dönüşüyor. Birden kendini korku labirentinde buluyor: gizli dosyalar, “öbür yan”, sert bürokrasi, sıkıyönetim, polis. Bu zamanda kimilerinin yüzü kara duvar; ve bir terörist, amansız bir sakıncalı diye bakıyor senelerın emekçi öğretmenine…
Yokuşu aştık da, gideceğimiz yer göründü mü? İçimde bir kırgınlık… Gülhane Parkı’nda mı neydi, “Kahkahalar Evi” adı verilen bir yere girmiştik Deniz’le bir gün. Sıra sıra aynalar önünden geçiliyordu; bakanı uzatan, kısaltan, genişleten, çarpıtan aynalar… Gizli bir el, görünüşümüzle oynuyor, biçimden şekile sokuyordu bizi. Her bir ayna önünde değişik bir yanımızla karşılaşıyorduk ve kendimizi tutamıyorduk. Başka bir tadı vardı kendimize gülmenin. Neden, öyle bir yerden çıkmış gibiyim şimdi? Hiç bilmediğim yanlarımla mı karşı karşıya geldim? Hayır, gülemiyorum, İ. Beyle, G. Hanımın getirdiği dosyalara nasıl yansıdığımı bilmiyorum ki… Değişik açılardan bakanların, seyredenlerin gözleri kim bilir nasıl çarpıtıyor kişiliğimizi. Onlar, aynalar gibi nesnel değil, üstelik düşüncelerini, yorumlarını katıyorlar işe