Roman Kitapları
Psikojenik Amnezi Yakınsak Aklın Unuttukları PDF Oku
Psikojenik Amnezi Yakınsak Aklın Unuttukları PDF oku, PDF kitap depomuzda, Ali Kurt tarafından kaleme alınan Psikojenik Amnezi Yakınsak Aklın Unuttukları isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786058507920 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Psikojenik Amnezi Yakınsak Aklın Unuttukları kitabı 197 olarak yayınlanmıştır. Psikojenik Amnezi Yakınsak Aklın Unuttukları kitabını 21.06.2017 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Psikojenik Amnezi Yakınsak Aklın Unuttukları PDF Oku.
Psikojenik Amnezi Yakınsak Aklın Unuttukları PDF Oku
“Yakınsak Aklın Unuttukları”
Bir rüya gördüm. Gece çok sıcaktı ve dişim de çok ağrıyordu. Ağrıkesici hapı yuttum, üstüne bir de dişimin üzerine bir adet aspirin koydum. Uyuyakalmıştım. Bir rüya gördüm: Bir helikopter içindeydim. Öncesini hatırlamıyorum. Yanımda giyimi, kuşamı çok iyi biri vardı. Şaşkındım. Pencereden aşağıyı hayretler içinde izliyordum. Birden seslendi:
– Beyefendi, geldik, şu deniz ortasındaki adaya iniyoruz, dedi.
– Ben sürgüne mi gönderildim?
– Hayır, size bundan sonra çok iyi bir yaşam vaadetti devletimiz.
Adanın ortasına inen helikopterden sırayla indik, helikopterin kanat rüzgarından korunarak hemen ilerdeki bir evin kapısından bi hayli hızlıca içeri girdik. Ev demek için deli olmak lazımdı. Resmen bir saraydı içerisi; krallara layık bir yer. Bizi içeride güleç yüzlü ve orta yaşlı bir kadın karşıladı; ilerdeki oturma salonunu gösterdi. Salona girdiğimde ay parçası gibi iki kadın vardı koltuklarda oturan. Konuğum şaşkınlığımı anladı:
– Hanımefendilerin biri çok iyi tarihçidir. Senin tarihe olan merakın sebebiyle yanına refakatçi olarak gönderildi. Bir diğeri çok iyi felsefecidir. Yeni bir yaşama hoş geldin!
– Ben tecrit mi oldum, şimdi?
– Hayır, buradan ana karaya 15 dakikada gidebilirsin. Bak o sandallar senin ve konukların için, dedi pencereden dışarıyı göstererek. Sonra devam etti:
– O sandallar her daim hizmetinde olacak. Ben de şimdi onlarla birlikte buradan gideceğim, ve onlar sonra tekrar adaya geri gelecekler.
– Hanımefendiler hep burada mı kalacaklar?
– Sana bağlı. Maaşlarını devletimiz ödüyor. Buradaki tüm çalışanların maaşlarını devletimiz ödüyor. Devletimiz senin eşsiz hizmetinden dolayı yapıyor bütün bunları
Zelzele oldu sandım. Titriyordum. Uyanmıştım. Sol gözüm, sol yanağım, sol kulağım ve sol kolum acıdan beni mahvediyordu. Hayatımın tek güzel rüyasını bile bana reva görmeyen yaşantıma isyan ettim.
Bir rüya gördüm. Gece çok sıcaktı ve dişim de çok ağrıyordu. Ağrıkesici hapı yuttum, üstüne bir de dişimin üzerine bir adet aspirin koydum. Uyuyakalmıştım. Bir rüya gördüm: Bir helikopter içindeydim. Öncesini hatırlamıyorum. Yanımda giyimi, kuşamı çok iyi biri vardı. Şaşkındım. Pencereden aşağıyı hayretler içinde izliyordum. Birden seslendi:
– Beyefendi, geldik, şu deniz ortasındaki adaya iniyoruz, dedi.
– Ben sürgüne mi gönderildim?
– Hayır, size bundan sonra çok iyi bir yaşam vaadetti devletimiz.
Adanın ortasına inen helikopterden sırayla indik, helikopterin kanat rüzgarından korunarak hemen ilerdeki bir evin kapısından bi hayli hızlıca içeri girdik. Ev demek için deli olmak lazımdı. Resmen bir saraydı içerisi; krallara layık bir yer. Bizi içeride güleç yüzlü ve orta yaşlı bir kadın karşıladı; ilerdeki oturma salonunu gösterdi. Salona girdiğimde ay parçası gibi iki kadın vardı koltuklarda oturan. Konuğum şaşkınlığımı anladı:
– Hanımefendilerin biri çok iyi tarihçidir. Senin tarihe olan merakın sebebiyle yanına refakatçi olarak gönderildi. Bir diğeri çok iyi felsefecidir. Yeni bir yaşama hoş geldin!
– Ben tecrit mi oldum, şimdi?
– Hayır, buradan ana karaya 15 dakikada gidebilirsin. Bak o sandallar senin ve konukların için, dedi pencereden dışarıyı göstererek. Sonra devam etti:
– O sandallar her daim hizmetinde olacak. Ben de şimdi onlarla birlikte buradan gideceğim, ve onlar sonra tekrar adaya geri gelecekler.
– Hanımefendiler hep burada mı kalacaklar?
– Sana bağlı. Maaşlarını devletimiz ödüyor. Buradaki tüm çalışanların maaşlarını devletimiz ödüyor. Devletimiz senin eşsiz hizmetinden dolayı yapıyor bütün bunları
Zelzele oldu sandım. Titriyordum. Uyanmıştım. Sol gözüm, sol yanağım, sol kulağım ve sol kolum acıdan beni mahvediyordu. Hayatımın tek güzel rüyasını bile bana reva görmeyen yaşantıma isyan ettim.