Roman Kitapları
Bok Kırığı Pabuç Eskisi PDF Oku
Bok Kırığı Pabuç Eskisi PDF oku, PDF kitap depomuzda, Doç.Dr. Murat Okcu tarafından kaleme alınan Bok Kırığı Pabuç Eskisi isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786256900158 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Bok Kırığı Pabuç Eskisi kitabı 336 olarak yayınlanmıştır. Bok Kırığı Pabuç Eskisi kitabını 19.08.2023 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Bok Kırığı Pabuç Eskisi PDF Oku.
Bok Kırığı Pabuç Eskisi PDF Oku
Kaç kişi sardunyaları, yuvada öğle uykusuna yatırılmış çocuklara benzetebilir ki?
Yazarın tasvir kabiliyeti, kitap okuyor gibi değil de sinema perdesindeki kahramanlara eşlik ediyormuşsunuz gibi hissettirecek. Mekânları gezmekle kalmayacak kimi zaman içinize çektiğiniz kokuları, kimi zamansa Jimi’nin okşadığınız karnındaki gurultuyu duyacaksınız. Kâh espressonun kâh yaşamın size sunduğu acı/tatlı sürprizlerin tadını alacaksınız.
Ölmemiş birine tertip edilen ayinde veya 1800’lü senelerın vahşi batısında bulacaksınız kendinizi. Pozitif bilimle uğraşan Rauf’un; astral seyahatler mi gerçekleştirdiği, yoksa doğa üstü yeteneklere mi sahip olduğunu irdeleyecek; sosyopsikolojik deneyler yapan Luca’nın kâhya mı, bilim adamı mı olduğunu çözmeye çalışacaksınız. Kimi zaman da Fatiha Suresi’nin huzurunu hissedeceksiniz.
“Kiminiz Yaradan’a inanırsınız, kiminiz atoma. Kiminiz Allah’tan korkarsınız, kiminiz kimyadan. Siz, bileni arayın. Var mı aranızda bileniniz? Varsa o gelsin, o anlatsın.” demiş Okçu.
Uzun zaman olmuştu yaratıcı bir senaryonun içine dalmayalı. Küçük yaşlarında sinemacı olma uhdesinden dem vuran Doktor Murat Okçu; yalnızca kalemine eşlik etmesi gereken doğal kabiliyetin yeterli olduğunu ispatlamış aksiyon dolu kitabıyla. Sahnelerin devamlılığına titizlenmiş, en ufak ayrıntılara dahi dikkat etmiş.
Karısını, kedisinin bile daha iyi tanıdığını düşünen Günter’in yoluyla kesişen tesadüfler zincirinde ona eşlik ederken; taksici jargonlarını, arka sokakları tanıyorsunuz.
Buğda’nın yüzündeki tarifsiz çocuksu masumiyete üşüşmüş olan çillerinin; yaşamın, her gün sapsarı çiçek tarlasında başladığı duygusuna kendinizi kaptırıveriyorsunuz.
“O, dünyanındı. Dünya, O’ydu.” diyerek ruhların dile gelme şekiline son noktayı koyuşuna doyamayacak; “Hepimiz insandık, hepimizin çöküntüleri vardı. Yüzeyden derinlere inen, hiç de kolay fark edilmeyen, benliğimizin dahi unuttuğu, göçüklerimiz.” anlatımında; kendi yaralarınızla yüzleşecek cesaretinizin olup olmadığıyla sınanacaksınız.
Tanıştırdığı karakterlerin hikâyelerindeki çatallaşan yollarda, bir solucan deliğinden sızarak her birinin yaşamına seyirci olmanızı sağlıyor, sihirli değnek gibi tuttuğu kalemiyle. Kurgu kabiliyetiyle açık ara fark yaratıyor adeta.
Hadi o zaman Murat Okçu. Karanlığın hüküm sürmeye çalıştığı neresi varsa, orayı aydınlatma misyonunu kendine görev edin; yazmaya, anlatmaya, bizi o sihirli dünyanda ağırlamaya devam et. Geç kavuştuk belki kaleminle ama hayalinin peşinde koşarak sağladığın buluşmamızı daim kılacağını biliyorum…
Hayat Özlem KAYALI
Yazar/Editör
Yazarın tasvir kabiliyeti, kitap okuyor gibi değil de sinema perdesindeki kahramanlara eşlik ediyormuşsunuz gibi hissettirecek. Mekânları gezmekle kalmayacak kimi zaman içinize çektiğiniz kokuları, kimi zamansa Jimi’nin okşadığınız karnındaki gurultuyu duyacaksınız. Kâh espressonun kâh yaşamın size sunduğu acı/tatlı sürprizlerin tadını alacaksınız.
Ölmemiş birine tertip edilen ayinde veya 1800’lü senelerın vahşi batısında bulacaksınız kendinizi. Pozitif bilimle uğraşan Rauf’un; astral seyahatler mi gerçekleştirdiği, yoksa doğa üstü yeteneklere mi sahip olduğunu irdeleyecek; sosyopsikolojik deneyler yapan Luca’nın kâhya mı, bilim adamı mı olduğunu çözmeye çalışacaksınız. Kimi zaman da Fatiha Suresi’nin huzurunu hissedeceksiniz.
“Kiminiz Yaradan’a inanırsınız, kiminiz atoma. Kiminiz Allah’tan korkarsınız, kiminiz kimyadan. Siz, bileni arayın. Var mı aranızda bileniniz? Varsa o gelsin, o anlatsın.” demiş Okçu.
Uzun zaman olmuştu yaratıcı bir senaryonun içine dalmayalı. Küçük yaşlarında sinemacı olma uhdesinden dem vuran Doktor Murat Okçu; yalnızca kalemine eşlik etmesi gereken doğal kabiliyetin yeterli olduğunu ispatlamış aksiyon dolu kitabıyla. Sahnelerin devamlılığına titizlenmiş, en ufak ayrıntılara dahi dikkat etmiş.
Karısını, kedisinin bile daha iyi tanıdığını düşünen Günter’in yoluyla kesişen tesadüfler zincirinde ona eşlik ederken; taksici jargonlarını, arka sokakları tanıyorsunuz.
Buğda’nın yüzündeki tarifsiz çocuksu masumiyete üşüşmüş olan çillerinin; yaşamın, her gün sapsarı çiçek tarlasında başladığı duygusuna kendinizi kaptırıveriyorsunuz.
“O, dünyanındı. Dünya, O’ydu.” diyerek ruhların dile gelme şekiline son noktayı koyuşuna doyamayacak; “Hepimiz insandık, hepimizin çöküntüleri vardı. Yüzeyden derinlere inen, hiç de kolay fark edilmeyen, benliğimizin dahi unuttuğu, göçüklerimiz.” anlatımında; kendi yaralarınızla yüzleşecek cesaretinizin olup olmadığıyla sınanacaksınız.
Tanıştırdığı karakterlerin hikâyelerindeki çatallaşan yollarda, bir solucan deliğinden sızarak her birinin yaşamına seyirci olmanızı sağlıyor, sihirli değnek gibi tuttuğu kalemiyle. Kurgu kabiliyetiyle açık ara fark yaratıyor adeta.
Hadi o zaman Murat Okçu. Karanlığın hüküm sürmeye çalıştığı neresi varsa, orayı aydınlatma misyonunu kendine görev edin; yazmaya, anlatmaya, bizi o sihirli dünyanda ağırlamaya devam et. Geç kavuştuk belki kaleminle ama hayalinin peşinde koşarak sağladığın buluşmamızı daim kılacağını biliyorum…
Hayat Özlem KAYALI
Yazar/Editör