Roman Kitapları
Kalkıp Giden Resimler PDF Oku
Kalkıp Giden Resimler PDF oku, PDF kitap depomuzda, Sühan Bozdağ tarafından kaleme alınan Kalkıp Giden Resimler isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786257220583 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Kalkıp Giden Resimler kitabı 192 olarak yayınlanmıştır. Kalkıp Giden Resimler kitabını 21.03.2022 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Kalkıp Giden Resimler PDF Oku.
Kalkıp Giden Resimler PDF Oku
Yalan da aşk gibiydi.
Lakin çiviyle, zincirle veya çekiçle çıkılabilirdi doruğuna.
“Sıcaktı. Sayısız yaşamın birkaç alçağın ağzından akan zehirle çepeçevre kuşatıldığı zamanlardı. Şehrin deşilmiş, çürümüş karnındaki çukurlardan yeşil sarı örümcekler, görülmedik iğrenç hayvanlar fışkırıyordu. Caddeler, vitrin camlarında kendileriyle karşı karşıya geldikça sendeleyen, rüzgâr, su veya başka bir ten değdiğinde korkuyla yalvarıp diz çöken insanlarla doluydu. Her yanda koyu giysileri makinelerin koşusunda ezilmiş, paslı birer çengele asılmış kanlı et parçaları gibi erkekler vardı. Havada çarpışmış iki kılıç gibi çıplak omuzları ve yüksek, ince şeylerle dolu bir dünyaya benzeyen gözleriyle kadınlar, umutsuzluk içindeydiler.
Yemek dükkânlarının, meyhanelerin önlerine çıkartılmış masalar, dünya çapından kalkan son trenin vagonları gibi tıklım tıklımdı. Ellerde cep telefonları rengârenk böcekler gibi yanıp sönüyor, çapkın bakışlar karşılıklı göze kestirilen uzuvların keskin kenarlarında geziniyordu.”
Lakin çiviyle, zincirle veya çekiçle çıkılabilirdi doruğuna.
“Sıcaktı. Sayısız yaşamın birkaç alçağın ağzından akan zehirle çepeçevre kuşatıldığı zamanlardı. Şehrin deşilmiş, çürümüş karnındaki çukurlardan yeşil sarı örümcekler, görülmedik iğrenç hayvanlar fışkırıyordu. Caddeler, vitrin camlarında kendileriyle karşı karşıya geldikça sendeleyen, rüzgâr, su veya başka bir ten değdiğinde korkuyla yalvarıp diz çöken insanlarla doluydu. Her yanda koyu giysileri makinelerin koşusunda ezilmiş, paslı birer çengele asılmış kanlı et parçaları gibi erkekler vardı. Havada çarpışmış iki kılıç gibi çıplak omuzları ve yüksek, ince şeylerle dolu bir dünyaya benzeyen gözleriyle kadınlar, umutsuzluk içindeydiler.
Yemek dükkânlarının, meyhanelerin önlerine çıkartılmış masalar, dünya çapından kalkan son trenin vagonları gibi tıklım tıklımdı. Ellerde cep telefonları rengârenk böcekler gibi yanıp sönüyor, çapkın bakışlar karşılıklı göze kestirilen uzuvların keskin kenarlarında geziniyordu.”