PDF Kitap
Mutluluğun Sakıncaları PDF Oku
Mutluluğun Sakıncaları PDF oku, PDF kitap depomuzda, Elizabeth Farrelly tarafından kaleme alınan Mutluluğun Sakıncaları isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 16.04.2024 dilinde ve Karton Kapak ebatında basılan ayrıca 9789750831225 sayfadan oluşan Mutluluğun Sakıncaları kitabı TÜRKÇE olarak yayınlanmıştır. Mutluluğun Sakıncaları kitabını Erdem Gökyaran numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Mutluluğun Sakıncaları PDF Oku.
Mutluluğun Sakıncaları PDF Oku
Mutluluğun Sakıncaları’nda doyumsuz bir tüketim toplumuyla yüz yüzeyız… Aynı zamanda göz alabildiğine uzanan beton yığınlarının, asfaltların ve reklam panolarının arasına serpiştirilmiş, mantar gibi bitiveren muazzam ve şaşaalı alışveriş merkezlerinin, geniş arabalarla süslü kocaman evlerin diyarındayız. İnsanların gitgide daha da miskinleşip televizyon karşısında pineklediği bir dünya burası… Peki, bolluk içinde yüzen bu insanlar neden mutlu değiller? Muazzam zenginliğimiz neden bizi tatmin etmek yerine daha da büyük beklentilere yol açıyor? Ebeveynlerimizin kuşağıyla karşı karşıya geldirıldığında bile aşırı müsrif gözüken bir yaşam tarzını neden istiyoruz? Gezegenimize verdiği zarar ortadayken, neden “hakkımız” olarak gördüğümüz şeyleri talep etmeyi sürdürüyoruz? Estetikten etiğe, siyasetten dizayna kadar bir çok konuya yakınlığı sebebiyle “Rönesans kadını” olarak tanımlanan ödüllü eleştirmen Elizabeth Farrelly, dünya üzerinde bıraktığımız devasa ayak izlerimizi inceleyerek sayısız hasara neden olan alışkanlıklarımızdan niçin kopamadığımızı, neden ufak ölçekli, insani boyutlarda mekânlar yaratamadığımızı ve doğaya saldırmaktan vazgeçemediğimizi sorguluyor. “Arjantinli şair Jorge Luis Borges şöyle diyor: ‘İnsan yaşadığı yeri seneler boyunca şehirlerin, krallıkların, dağların, körfezlerin, gemilerin, adaların, balıkların, odaların, cihazların, yıldızların, atların ve bireylerin fotoğraflarıyle doldurur. Ve ölümünden kısa bir süre önce fark eder ki, sabırla oluşturduğu bu labirentin çizgileri aslında kendi yüzünü resmetmektedir.’ Bu semiz kalelerin, rahatlık kozasına sarınmış bu imparatorlukların içinde hızla köreliyoruz. Yeterince ikazlmadığımız için, bir kafesin içindeki şempanzeler gibi davranmaya başlıyoruz. Mızmız, bezgin ve depresif bir hal alıyoruz. Alışveriş yapıyor, satın alıyor, yiyoruz. Ya da ikame benliklerimizi –yani arabalarımızı, çocuklarımızı ve evlerimizi– besleyip büyütüyoruz. Tüm bunlar, gezegenimizin yakın günlerde bile altından kalkamayacağı ölçüde, ekolojik ayak izimizi genişletiyor. Çocuklarımızın geleceğini tüketiyoruz. Geleceği yağlarla ve koruyucu maddelerle yeniden yapılandırılmış bir biçimde, önceden ısıtılmış ve suçluluk duygusuyla işlenmiş bir tabakta paylaşmak istedik onlara.”