Sanat Kitapları
Ego Contra Mundum Bir Yüksel Arslan Metaforu PDF oku indir
Ego Contra Mundum Bir Yüksel Arslan Metaforu PDF oku indir, PDF kitap depomuzda, Serdar Aydın tarafından kaleme alınan Ego Contra Mundum Bir Yüksel Arslan Metaforu isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786057167897 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Ego Contra Mundum Bir Yüksel Arslan Metaforu kitabı 286 olarak yayınlanmıştır. Ego Contra Mundum Bir Yüksel Arslan Metaforu kitabını 26.02.2024 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Ego Contra Mundum Bir Yüksel Arslan Metaforu PDF Oku.
Ego Contra Mundum Bir Yüksel Arslan Metaforu PDF Oku
… merkezinde Yüksel Arslan’ın ve “Arture”lerin olduğu, egosantrik nitelikli ama Öteki Ben’lerle temas edildiği an geçişim sağlayan plastik-ontolojik-görsel kozmosun döngüselliğinde yazılmış bu metin, Yüksel
Arslan’la aynı güneşin altında olmanın gönenci, sevinci, coşkusu, heyecanıyla üretilmiş uzak bir “Herkese Merhabalar!”nın özetidir. Yazılanlar, yazılmış olanlar, fakat ve fakat yazılamayanın kefareti olabilir…
İnsan’ın imkân dairesinde söylenmiş söz’ün yoğunluğu,
söylenmesi olası söz’den her daim azdır. Yani büyük bir yalandır; güneş altında söylenmedik söz’ün kalmadığı! Hele de Yüksel Arslan gibi bakan, gören, gördüğünü içselleştiren ve her türlü olanakla yeniden
ifadelendiren, ifadesini ünik oluşunun göstergesi olarak çiçeği burnunda bir kavramla adlandıran ve “ressam olmadan” ürettiği “Arture”lerinin resme karşı olarak “yeni bir görsel sanat” yarattığını savlayan, belki de Dionysos Şenlikleri’nde kendinden geçmiş, haz ile acı arasında gidip
gelen bir esriğin coşkulu davetiyle yüz yüzeysanız!..
Şimdi “görmek”, “algılamak”, algıladığını “betimlemek”, betimlediğini “anlamlandırmak”, yürümek, ilerlemek, yola çıkıp yolda olmak ve denemek vaktidir. Pütürlü zemine dönmekten başka da umarımız da yoktur.
Arslan’la aynı güneşin altında olmanın gönenci, sevinci, coşkusu, heyecanıyla üretilmiş uzak bir “Herkese Merhabalar!”nın özetidir. Yazılanlar, yazılmış olanlar, fakat ve fakat yazılamayanın kefareti olabilir…
İnsan’ın imkân dairesinde söylenmiş söz’ün yoğunluğu,
söylenmesi olası söz’den her daim azdır. Yani büyük bir yalandır; güneş altında söylenmedik söz’ün kalmadığı! Hele de Yüksel Arslan gibi bakan, gören, gördüğünü içselleştiren ve her türlü olanakla yeniden
ifadelendiren, ifadesini ünik oluşunun göstergesi olarak çiçeği burnunda bir kavramla adlandıran ve “ressam olmadan” ürettiği “Arture”lerinin resme karşı olarak “yeni bir görsel sanat” yarattığını savlayan, belki de Dionysos Şenlikleri’nde kendinden geçmiş, haz ile acı arasında gidip
gelen bir esriğin coşkulu davetiyle yüz yüzeysanız!..
Şimdi “görmek”, “algılamak”, algıladığını “betimlemek”, betimlediğini “anlamlandırmak”, yürümek, ilerlemek, yola çıkıp yolda olmak ve denemek vaktidir. Pütürlü zemine dönmekten başka da umarımız da yoktur.
