PDF Kitap
Biliyorum, Ama Yine De… PDF Oku
Biliyorum, Ama Yine De… PDF oku, PDF kitap depomuzda, Alenka Zupancic tarafından kaleme alınan Biliyorum, Ama Yine De… isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 29.11.2024 dilinde ve 120 ebatında basılan ayrıca Disavowal sayfadan oluşan Biliyorum, Ama Yine De… kitabı 9786053164043 olarak yayınlanmıştır. Biliyorum, Ama Yine De… kitabını Barış Engin Aksoy numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Biliyorum, Ama Yine De… PDF Oku.
Biliyorum, Ama Yine De… PDF Oku
Öyle görünüyor ki şimdilerdeki büyük ve ufak suçların, kayıtsızlıkların, görmezden gelmelerin, yok saymaların şifresi Octave Mannoni’nin özlü formülünde yatıyor: “Biliyorum, ama yine de…”
Bu cümleyi kalkış noktası yapan Zupancic kitabı için şunu dile getiriyor: Bilmezden gelme kavramı, bugünkü genel toplumsal zihniyetimizi (örneğin gerçekliğin sarsıcı boyutlarıyla yüzleşmekten kaçınmayı tarif etmek için tercih edilen “inkâr” teriminden) daha isabetli bir biçimde tarif etmektedir. İnkâr da yok değil tabi ki; komplo teorilerini incelerken inkârın ayrıntı kısmını de konu alıyoruz. Sapkın bilmezden gelme ise çok daha ölçülüdür, çok daha makuldür. Sorunun pekâlâ farkında olduğunu iddia eder; ekonomik ve siyasi iktidar merkezlerinden başlamak üzere “liberal anaakım” ile kaynaşmış haldedir. Nitekim siyasi düzlemde (çoğunlukla “popülizm” ile ilişkilendirilen) inkâr ile (aynı-tas-aynı-hamam anaakımla ilişkilendirilen) bilmezden gelme’nin başlıca iki rakip siyasi seçenek oluşturduğu, kendi patolojileriyle ikisinin de birbirini beslediği, herhangi bir toplumsal gerçeklikten ziyade birbirlerine karşılık verir halde oldukları ürkütücü bir dansa kapılmış gibiyiz.
Ve bitirirken: Uyanmamız gerekiyor – travmayı unutup “rasyonel yollar”dan savunmamızı güçlendirmemiz değil, normal, günlük gerçekliğin çatlaklarında travmanın ve doğurduğu sonuçların izini sürmemiz gerekiyor.
Bu cümleyi kalkış noktası yapan Zupancic kitabı için şunu dile getiriyor: Bilmezden gelme kavramı, bugünkü genel toplumsal zihniyetimizi (örneğin gerçekliğin sarsıcı boyutlarıyla yüzleşmekten kaçınmayı tarif etmek için tercih edilen “inkâr” teriminden) daha isabetli bir biçimde tarif etmektedir. İnkâr da yok değil tabi ki; komplo teorilerini incelerken inkârın ayrıntı kısmını de konu alıyoruz. Sapkın bilmezden gelme ise çok daha ölçülüdür, çok daha makuldür. Sorunun pekâlâ farkında olduğunu iddia eder; ekonomik ve siyasi iktidar merkezlerinden başlamak üzere “liberal anaakım” ile kaynaşmış haldedir. Nitekim siyasi düzlemde (çoğunlukla “popülizm” ile ilişkilendirilen) inkâr ile (aynı-tas-aynı-hamam anaakımla ilişkilendirilen) bilmezden gelme’nin başlıca iki rakip siyasi seçenek oluşturduğu, kendi patolojileriyle ikisinin de birbirini beslediği, herhangi bir toplumsal gerçeklikten ziyade birbirlerine karşılık verir halde oldukları ürkütücü bir dansa kapılmış gibiyiz.
Ve bitirirken: Uyanmamız gerekiyor – travmayı unutup “rasyonel yollar”dan savunmamızı güçlendirmemiz değil, normal, günlük gerçekliğin çatlaklarında travmanın ve doğurduğu sonuçların izini sürmemiz gerekiyor.