Roman Kitapları
Yüreğini Haramdan Sakın PDF oku indir
Yüreğini Haramdan Sakın PDF oku indir, PDF kitap depomuzda, Merve Özcan tarafından kaleme alınan Yüreğini Haramdan Sakın isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9789752468122 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Yüreğini Haramdan Sakın kitabı 528 olarak yayınlanmıştır. Yüreğini Haramdan Sakın kitabını 19.06.2020 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Yüreğini Haramdan Sakın PDF Oku.
Yüreğini Haramdan Sakın PDF Oku
Sakınılan bir bakışla başlayan Gözlerini Haramdan Sakın yolculuğunun okyanusvâri rüzgârı Yüreğini Haramdan Sakın’la esmeye devam ediyor…
Artık buradaydı Betül, ulaşılmaz dediği adamın o çetin sınırlarının hemen dibinde… Yakınındayken daha sert esen Ömer’in rüzgârı artık Betül’ü daha fazla sarsıyor fakat o huzurlu serinliği de daha özel hissettiriyordu. Aralarındaki onca mesafeden geriye kalan sınırları aşmanın neler getireceğinden ikisi de habersizdi. Lakin bir gerçek vardı; artık o rüzgârda savrulan yalnızca Betül olmayacak, Ömer de kendi rüzgârının tadına bakacaktı.
Tehlike yaklaşmaya, silahlar patlamaya ve güneş de umursamazca parıldamaya devam ediyordu.
“Gözlerini açıp bana döndüğünde montumu tutup beni kendine çekti ve başımı göğsüne yasladı. Kahkahalarım karnımı ağrıtacak boyuta ulaştığında yüzümü kazağına doğru çevirdim. Kazağı gözyaşlarımla ıslanıyordu. Zor çıkan sesimle, “Şükür…” dedim. Öylesine değildi, tüm içtenyetimle söylemiştim; şu an için denilebilecek en güzel kelimenin bu olduğunu hissettiğim için…
Ömer önce güldü ve başım göğsüyle birlikte birkaç kez kalkıp indi. Sonra da omzumu biraz daha kendine bastırıp derin bir nefes aldı ve, “Şükür…” dedi; benim gibi…”
Artık buradaydı Betül, ulaşılmaz dediği adamın o çetin sınırlarının hemen dibinde… Yakınındayken daha sert esen Ömer’in rüzgârı artık Betül’ü daha fazla sarsıyor fakat o huzurlu serinliği de daha özel hissettiriyordu. Aralarındaki onca mesafeden geriye kalan sınırları aşmanın neler getireceğinden ikisi de habersizdi. Lakin bir gerçek vardı; artık o rüzgârda savrulan yalnızca Betül olmayacak, Ömer de kendi rüzgârının tadına bakacaktı.
Tehlike yaklaşmaya, silahlar patlamaya ve güneş de umursamazca parıldamaya devam ediyordu.
“Gözlerini açıp bana döndüğünde montumu tutup beni kendine çekti ve başımı göğsüne yasladı. Kahkahalarım karnımı ağrıtacak boyuta ulaştığında yüzümü kazağına doğru çevirdim. Kazağı gözyaşlarımla ıslanıyordu. Zor çıkan sesimle, “Şükür…” dedim. Öylesine değildi, tüm içtenyetimle söylemiştim; şu an için denilebilecek en güzel kelimenin bu olduğunu hissettiğim için…
Ömer önce güldü ve başım göğsüyle birlikte birkaç kez kalkıp indi. Sonra da omzumu biraz daha kendine bastırıp derin bir nefes aldı ve, “Şükür…” dedi; benim gibi…”