Roman Kitapları
Feray’ın Evi PDF Oku
Feray’ın Evi PDF oku, PDF kitap depomuzda, Neslişah Çetinkaya tarafından kaleme alınan Feray’ın Evi isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786059542692 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Feray’ın Evi kitabı 158 olarak yayınlanmıştır. Feray’ın Evi kitabını 18.07.2022 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Feray’ın Evi PDF Oku.
Feray’ın Evi PDF Oku
Kuşların ölmeye geldiği karalıkta mıydı Feray’ın gözleri? Kim bilir kaç düş, kaç gülüş saklanmıştı orada. Kendini gömmeye geldiği sırada alnında şafak kızılı, üzerinde buluttan bir elbise vardı. Avlu ortasında kalakalmıştı oracıkta.
Belki esen rüzgarda bir tohum belki de bir nehrin kenarında su olduğunu hayal ediyordu uyandığında. Açtı gözlerini; ne gül yapraklarının kadifemsi dokunuşları ne de uçuş uçuş renklerden sızan kokuları duyacağını biliyordu. Ama orada o avlu ortasında kalakalmasının nedeni kesinlikle bu mahrumiyet değildi. Başını bile kaldırmadı tek bir söz bile çıkmadı ağzından. İçinde birleştirmeye çalıştığı paramparça bir geçmiş canını yakıyordu. Bir ses yankılandı uzaklardan çok uzaklardan kuş ötüşlerinin işitildiğini bir tek göğsünde sessizliğin ateşini yakanlar bilirdi.
Feray, kimi zaman bireylerin diz çöktüğü göğün derinine kanat açıp giden kuşlar gibi özgür, kimi zaman da babasının avuçları içinde çeresizce çırpınan bir kuş gibi tutsak kaldığını düşünüyordu.
Tüm gizemlerin örtüsünün açılacağı anın sancısı vurmuştu her yana. Kendine tuttu aynayı Feray. Göz bebekleri büyümüştü. Al, beyaz anlatılan tüm masalların suskunluğu yankılandı bir kez daha, kimin buyruğuydu? Ölmüş suyun yanında havadan haber vermek!
Avluda o koca köknarın altında omzundaki bütün yükleri indirdi sayfa sayfa. Kurumuş kan lekesi vardı bir kadının koynunda görünüyordu apaçık ama nasıl oluyordu da cehennemin gizlendiği cennet içinde fısıldanması gereken bir sırra dönüşüyordu.
Sessizlik açlık gibi içini kemiriyordu Feray’ın. Kendi içinde akıl almaz derinliklere ulaşabilmesi için Sırrını bilmeyen her sır sahibi gibi sevgisizlik ile terbiye edilen dünya çapından bir ısırık alabilse tükürürdü belki de…
Belki esen rüzgarda bir tohum belki de bir nehrin kenarında su olduğunu hayal ediyordu uyandığında. Açtı gözlerini; ne gül yapraklarının kadifemsi dokunuşları ne de uçuş uçuş renklerden sızan kokuları duyacağını biliyordu. Ama orada o avlu ortasında kalakalmasının nedeni kesinlikle bu mahrumiyet değildi. Başını bile kaldırmadı tek bir söz bile çıkmadı ağzından. İçinde birleştirmeye çalıştığı paramparça bir geçmiş canını yakıyordu. Bir ses yankılandı uzaklardan çok uzaklardan kuş ötüşlerinin işitildiğini bir tek göğsünde sessizliğin ateşini yakanlar bilirdi.
Feray, kimi zaman bireylerin diz çöktüğü göğün derinine kanat açıp giden kuşlar gibi özgür, kimi zaman da babasının avuçları içinde çeresizce çırpınan bir kuş gibi tutsak kaldığını düşünüyordu.
Tüm gizemlerin örtüsünün açılacağı anın sancısı vurmuştu her yana. Kendine tuttu aynayı Feray. Göz bebekleri büyümüştü. Al, beyaz anlatılan tüm masalların suskunluğu yankılandı bir kez daha, kimin buyruğuydu? Ölmüş suyun yanında havadan haber vermek!
Avluda o koca köknarın altında omzundaki bütün yükleri indirdi sayfa sayfa. Kurumuş kan lekesi vardı bir kadının koynunda görünüyordu apaçık ama nasıl oluyordu da cehennemin gizlendiği cennet içinde fısıldanması gereken bir sırra dönüşüyordu.
Sessizlik açlık gibi içini kemiriyordu Feray’ın. Kendi içinde akıl almaz derinliklere ulaşabilmesi için Sırrını bilmeyen her sır sahibi gibi sevgisizlik ile terbiye edilen dünya çapından bir ısırık alabilse tükürürdü belki de…