Hak’tan Batıl’a Dönüş “Vehhabilik” Vehhabilerin Kısa Tarihi Ve Ehl-I Sünnet’e Yönelttikleri Eleştirilere Cevaplar PDF oku, PDF kitap depomuzda, Nihat Demirel tarafından kaleme alınan Hak’tan Batıl’a Dönüş “Vehhabilik” Vehhabilerin Kısa Tarihi Ve Ehl-I Sünnet’e Yönelttikleri Eleştirilere Cevaplar isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786254255465 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Hak’tan Batıl’a Dönüş “Vehhabilik” Vehhabilerin Kısa Tarihi Ve Ehl-I Sünnet’e Yönelttikleri Eleştirilere Cevaplar kitabı 284 olarak yayınlanmıştır. Hak’tan Batıl’a Dönüş “Vehhabilik” Vehhabilerin Kısa Tarihi Ve Ehl-I Sünnet’e Yönelttikleri Eleştirilere Cevaplar kitabını 21.03.2024 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Hak’tan Batıl’a Dönüş “Vehhabilik” Vehhabilerin Kısa Tarihi Ve Ehl-I Sünnet’e Yönelttikleri Eleştirilere Cevaplar PDF Oku.
Hak’tan Batıl’a Dönüş “Vehhabilik” Vehhabilerin Kısa Tarihi Ve Ehl-I Sünnet’e Yönelttikleri Eleştirilere Cevaplar PDF Oku
Hicrî II. yüzyılın başlarından ibu yana akîde etrafında yapılan araştırmalar yeni eğilimlerin fırkalaşma sürecini olgunlaştırır. Bir kısım insanlar tenzih akidesi adına Allah (cc)’ın vech, yed, ayn, nüzûl, mecî gibi naslarda geçen sıfatlarını nefy ve ta’tıle giderken, diğer birtakım insanlar da bu anlayışın tam tersine sarılarak Allah (cc)’ın birliğine ve sıfatlarına aykırı düşebilecek yorumlar yapmaya çalışmışlardır. İşte bu eğilimlerden birisi de nasları yorumlamada aklın rolünü ve değerini küçümseyen, ilmî tenkit geleneğinden bi hayli uzaklaşan, isbât ve nakle taassub derecesinde sarılan Vehhabiye’dir. Yaptığımız araştırmadan elde ettiğimiz sonuçlara göre Vehhâbîlik’ten bağımsız bir mezhep olarak söz etmek bi hayli zordur. Belki bu bir görüş farklılığının, bir yorum şekilinin adı olabilir. Vehhâbîlik’te genel ve hâkim karakter, vahiy dilinde kullanılan ve teşbih ifade eden kavramların lafızları üzerinde te’vil ve mecaza gitmeden hakiki anlamlarda nassın yüzeysel anlama geleneğidir. Vehhâbîlik, yalnızca kaba bir mücessime telakkisi ifade edebilecek yorumlara açık hadisleri, hiçbir tahlil ve eleştiriye tâbî tutmaksızın sahih hadîs sayıp, harfiyen tefsir eden, teşbihe ve tecsime açık ifadelerin zâhirine ve lügat manasına takılarak meselenin “muradı ilahi” tarafını tartışmadan Allah (cc)’a insan şekli ve sureti izâfe eden bir hale gelmiştir. Tenzih düşüncesi adına böyle bir zihnî istidatsızlık onları; “lafızcı” bir karaktere büründürerek düşüncede donuklaştırmakla kalmamış, dînî metinleri derinlemesine inceleme ve tenkit etme ruhundan uzaklaşma şekilini itikâdî bir gerekliliğin zorunlu sonucu gibi bir anlayışa ve sapmaveya götürmüştür. İslâm düşünce tarihi içinde görünümleri itibariyle aklı ve onun delillerini reddeden, nasları salt lafzi, harfi bir bakış açısıyla anlamaya çalışan bütün zihniyetler “Haşeviyye” olarak adlandırılmıştır. Vehhabiler de günümüzün haşeviyesi olma yolunda nasların zahirine takılarak hüküm vermişler ve Allah (cc)’ı isim ve sıfatlarında aşırıya giderek teşbihe düşmüşlerdir. İslam tarihi içinde Harici olarak isimlendirilen taife de nasların zahirine göre İslam’ı yorumlamış bunun neticesinde ise başta Hz. Ali (k.v) olmak üzere bir çok sahabeyi tekfir ederek şehit etmişlerdir. Vehhabiler, müteşabih mana ifade eden ayet ve hadislerden yola çıkarak kendilerince tevhidi koruma yolunda ümmeti Muhammed (sav)’in kahir ekserisini tekfir etmişlerdir. Dolayısıyla kendileri ve diğer Müslümanlar ile aralarına tekfir engeli koyduklarından İslam’ın özünü anlama kabiliyetinden daima uzak kalmışlardır. Vehhabiler, aynı sertlik ve tahammülsüzlüklerini ehli kitap olarak açıkladığimiz Yahudi ve Hristiyanlardan yana ortaya koymamış her halükârda onlarla sıkı bir ilişki halinde olmuştur. Kâbe imamı Südeysi olarak bildiğimiz Abdulaziz bin Muhammed bin Abdullah’ın ABD ve İsrail ile ilgiliki olumlu görüş ve düşünceleri Vehhâbîliğin tehlikeli itikadının en bariz göstergesidir. Özellikle Suûdî Arabistan bu mezhep ışığında bölge ülkeleriyle sürekli olarak mücadele halinde olmuş, bu uğurda yemende binlerce insanın açlık ve sefalet içinde ölmelerine göz yumarak sıcak savaşa bile girişmiştir. Dolayısıyla Vehhâbîliğin, İslam’ı anlama ve algılamada yaşadığı poblemleri görüp, tekfirci ve tecsimci bakış yönünden kurtulup, İslamın saadet yolunu öğrenmek gerektiğini her Müslüman bilmeli ve bu batıl mezhepten şeytandan kaçar gibi kaçmalıdır.