Edebiyat Kitapları
Kırmızı Güller Çabuk Solar (Ciltli Kutulu Set) Günyüzü Vesikalığı PDF Oku
Kırmızı Güller Çabuk Solar (Ciltli Kutulu Set) Günyüzü Vesikalığı PDF oku, PDF kitap depomuzda, Ceyda Kalender tarafından kaleme alınan Kırmızı Güller Çabuk Solar (Ciltli Kutulu Set) Günyüzü Vesikalığı isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786256205093 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Kırmızı Güller Çabuk Solar (Ciltli Kutulu Set) Günyüzü Vesikalığı kitabı 640 olarak yayınlanmıştır. Kırmızı Güller Çabuk Solar (Ciltli Kutulu Set) Günyüzü Vesikalığı kitabını 07.11.2024 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Kırmızı Güller Çabuk Solar (Ciltli Kutulu Set) Günyüzü Vesikalığı PDF Oku.
Kırmızı Güller Çabuk Solar (Ciltli Kutulu Set) Günyüzü Vesikalığı PDF Oku
12 Eylül 1980’in karabulutları Türkiye’yi karanlıklara sürüklerken, o yoksulluğun, o imkânsızlıkların, o haksızlıkların, o adaletsizliklerin ortasında cesaretiyle kendini var eden kuvvetli bir kadının hikâyesi…
“Ve unutma Zümrüt; tüm çiçekler ağır ağır, kırmızı güller hızlı solar.”
1980 senesinin Mayıs ayında, Dilektaşı Mahallesi’ndeki aylardır boş olan daireye genç bir adam taşındı. Tek başınaydı, bir karısı yahut çocukları yoktu. Kimseyle konuşmazdı ve soğuk çehresi, tenindeki yanığa benzer farklı renkte izleri, şüpheli hareketleri sebebiyle kimsenin de onunla konuşmaya niyeti pek yoktu. Mahalleli, dönemin şartlarını da göz önünde bulundurarak bu suskun ve gizemli adamın bir ajan olduğuna karar vermişti. Adama kendi aralarında Dilsiz Ajan diye sesleniyorlardı.
Zümrüt Ayten Özsoy ise henüz yirmisine yeni basmıştı. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydu. Hayat ile ilgili bilgisi bu aileyle ve bu mahalleyle sınırlıydı. Hayallerini baltalayan şey yoksulluk ve yoksulluğunun sebebi ise başlarındaki sorumsuz babalarıydı. Çoğunlukla bu kalabalık mahallenin cıvıltısında ömrünün çürüyeceğini ve ailesine rağmen yapayalnız öleceğini düşünürdü. Onun için hayat, ışıltılı bir oyun sahnesiydi ve bu sahne, akşam babası eve geldikten sonra perdelerini kapatarak karanlığa bürünürdü.
Ve bir gün Dilsiz Ajan nihayet konuştu.
Zümrüt Ayten Özsoy ise hayallerine çok yakın olduğunun henüz farkında değildi.
“Ve unutma Zümrüt; tüm çiçekler ağır ağır, kırmızı güller hızlı solar.”
1980 senesinin Mayıs ayında, Dilektaşı Mahallesi’ndeki aylardır boş olan daireye genç bir adam taşındı. Tek başınaydı, bir karısı yahut çocukları yoktu. Kimseyle konuşmazdı ve soğuk çehresi, tenindeki yanığa benzer farklı renkte izleri, şüpheli hareketleri sebebiyle kimsenin de onunla konuşmaya niyeti pek yoktu. Mahalleli, dönemin şartlarını da göz önünde bulundurarak bu suskun ve gizemli adamın bir ajan olduğuna karar vermişti. Adama kendi aralarında Dilsiz Ajan diye sesleniyorlardı.
Zümrüt Ayten Özsoy ise henüz yirmisine yeni basmıştı. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuydu. Hayat ile ilgili bilgisi bu aileyle ve bu mahalleyle sınırlıydı. Hayallerini baltalayan şey yoksulluk ve yoksulluğunun sebebi ise başlarındaki sorumsuz babalarıydı. Çoğunlukla bu kalabalık mahallenin cıvıltısında ömrünün çürüyeceğini ve ailesine rağmen yapayalnız öleceğini düşünürdü. Onun için hayat, ışıltılı bir oyun sahnesiydi ve bu sahne, akşam babası eve geldikten sonra perdelerini kapatarak karanlığa bürünürdü.
Ve bir gün Dilsiz Ajan nihayet konuştu.
Zümrüt Ayten Özsoy ise hayallerine çok yakın olduğunun henüz farkında değildi.