Edebiyat Kitapları
Kolay Gün, Dündü! PDF Oku
Kolay Gün, Dündü! PDF oku, PDF kitap depomuzda, Işın M. Ceylan tarafından kaleme alınan Kolay Gün, Dündü! isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786256300941 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Kolay Gün, Dündü! kitabı 830 olarak yayınlanmıştır. Kolay Gün, Dündü! kitabını 14.11.2024 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Kolay Gün, Dündü! PDF Oku.
Kolay Gün, Dündü! PDF Oku
Bu kıyasıya savaşta sevgi nefreti yenecek mi? Yoksa!!!
(…) Genç adam koyu bir karanlık tarafından çepeçevre sarmalanmıştı. Kendini bir balık tarafından yutulmuş gibi hissetti. Beyni zonkluyor, kulakları uğulduyor, bitmek bilmeyen bir çınlama sesi işitme yetisinin canına okuyordu.
(…) Tabanca patlamış, namludan çıkan mermi Sudenaz’ın başının sağ yanını bıçak gibi yarıp geçmişti. Canı çok yanıyordu Sudenaz’ın. Zeydan’ın silahından çıkan merminin verdiği ızdırap değildi canını acıtan… Feride’nin o bakışlarıydı yüreğini yırtıp atan…
(…) Sudenaz’ı düşünüyordu Akın. Baktığında içini eriten o bal rengi gözlerini, bukle bukle omuzlarına dökülen sarıkumral saçlarını ve atmacalardan kaçmış bir serçe ürkekliğiyle başını göğsüne yaslayışını… Acaba o esnada Akın’ın çıldırmışçasına atan kalbinin sesini duymuş muydu Sudenaz?
(…) Gözlerini geminin pruvasındaki karanlığa dikmiş, maziye dalıp gitmişti Fehman. Çocukken köyünün taşlı topraklı yollarında çelik-çomak oynuyordu. Ne güzel, ne endişesız günlermiş meğer. Sonraysa ıslahevinin onur kırıcı günahkar koğuları… Ardından dağlar, dağlar ve dağlar. Nefret, kan ve ölüm kokan seneler!
(…) Genç adam koyu bir karanlık tarafından çepeçevre sarmalanmıştı. Kendini bir balık tarafından yutulmuş gibi hissetti. Beyni zonkluyor, kulakları uğulduyor, bitmek bilmeyen bir çınlama sesi işitme yetisinin canına okuyordu.
(…) Tabanca patlamış, namludan çıkan mermi Sudenaz’ın başının sağ yanını bıçak gibi yarıp geçmişti. Canı çok yanıyordu Sudenaz’ın. Zeydan’ın silahından çıkan merminin verdiği ızdırap değildi canını acıtan… Feride’nin o bakışlarıydı yüreğini yırtıp atan…
(…) Sudenaz’ı düşünüyordu Akın. Baktığında içini eriten o bal rengi gözlerini, bukle bukle omuzlarına dökülen sarıkumral saçlarını ve atmacalardan kaçmış bir serçe ürkekliğiyle başını göğsüne yaslayışını… Acaba o esnada Akın’ın çıldırmışçasına atan kalbinin sesini duymuş muydu Sudenaz?
(…) Gözlerini geminin pruvasındaki karanlığa dikmiş, maziye dalıp gitmişti Fehman. Çocukken köyünün taşlı topraklı yollarında çelik-çomak oynuyordu. Ne güzel, ne endişesız günlermiş meğer. Sonraysa ıslahevinin onur kırıcı günahkar koğuları… Ardından dağlar, dağlar ve dağlar. Nefret, kan ve ölüm kokan seneler!