Roman Kitapları
Lahza Serisi 3 Kitap Takım (Ciltli) PDF Oku
Lahza Serisi 3 Kitap Takım (Ciltli) PDF oku, PDF kitap depomuzda, Hümeyra tarafından kaleme alınan Lahza Serisi 3 Kitap Takım (Ciltli) isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786256402003 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Lahza Serisi 3 Kitap Takım (Ciltli) kitabı 1328 olarak yayınlanmıştır. Lahza Serisi 3 Kitap Takım (Ciltli) kitabını 23.01.2024 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Lahza Serisi 3 Kitap Takım (Ciltli) PDF Oku.
Lahza Serisi 3 Kitap Takım (Ciltli) PDF Oku
LAHZA 1 – MAH VE ŞER
“MAH AY DEMEK, GÖKTEKİ KAMER DEMEK, GÜZELLİK DEMEK, SEN DEMEK…”
Zaman bir lahzadan ibaretti. Mah ve Şer ise o zamanın içine sıkışmış bir bütünün parçasıydı. Zamansız bir anda Ay gecenin koynunda dalgalanırken her şey tersine döndü. Mah silindi geceden. Şer ise onlar için zamanı ikiye böldü. O en karanlık gecede bir günah işlendi ve o günahın izleri geceyle birlikte geçmişi de silip geleceklerine kazındı. Artık gün dünyaya geldiğunda karanlık yalnızca mahşerden ibaretti.
“Affet beni,” dediğinde kadın gülümsedi. Acıdan başka bir şey barındırmayan bu gülümseme aslında bir yanıt niteliğindeydi.
“Yer ile göğü de birleştirsen! İki cihanı da bir araya getirsen…” Son kelimeleriyle aralarındaki bağı bıçak gibi kesti. “Affetmem!”
LAHZA 2 – HAR VE KÜL
“GECE… TÜM KÖTÜLÜKLERİ GİZLEYENİM, SAKLAYANIM… KARANLIĞINDA KANDIRILARAK DİNLEDİĞİM EN GÜZEL MASALIM… ONUN KARANLIĞI, BENİM AYDINLIĞIM.”
Biz bir saatin tam ortasındaydık ve ne birlikte bir adım ileri gidebiliyorduk ne de bir adım geri. Tutukluluktu bizimki. Daha en başından, nefes aldığımız ilk andan beri birbirimize vurgun olmak, birbirimizde yok olmaktı. Bir yandan har olup yanarken öte yandan kül olmaktı.
“Sen sana kötülük yapan herkesi kendi vicdan mahkemende şuranla yargılarken.” İki parmağı kurşun misali sol göğsüme vuruldu. “Beni adalet terazinde hep burada yargıladın.” Parmağı şakaklarıma çıktığında öleceğim sandım.
“Gerçekten benim en büyük belam; senin bana olmayan, benim sana bitmek bilmeyen sevdammış.”
LAHZA 3 – GECE VE ŞAFAK
“İZAFİ BİR KAVRAMSA ZAMAN BİR LAHZADAN İBARETTİ.
SENELER SONRA BİLE BİTMEYEN BİR AŞK VARMIŞ, İNANDIM.”
“Bundan sonra seni bırakmıyorum, senden bir adım öteye yemin ederim ki gitmiyorum.”
Elini cebine attığında, sarı alyans gecenin karanlığında parladı. “Hiçbir şeyi hak ettiğin gibi yaşatamadım ama Mahru…” Sesiyle kalbimdeki telaş katbekat büyüdü. “Benim için yâr da sensin yara da sen… Zehir de sensin, şifa da sen… Şu yüreğin…” dedi, tek parmağını telaşla göğsüne vurduğunda. “Neşesi sensin, kederi sen…” Akıl durdu, dil lal oldu, kalp taştı.
***
“Derler ki en büyük hak gönül kırmaktır. Çok kırdım, güzel sevdin.” İçimde zelzeleler koptu, taşlar yerinden oynadı, ona örülen tüm duvarlar yıkıldı. Bağlılığın simgesi olan ve seneler önce benden kopan o yüzük, bıraktığım günkü gibi onda dururken “Helal et,” dedi. Artık göremeyeceğim kadar bulanıklaşmıştı etraf. “Et çünkü şu arşıâlâ bile şahit ki benim için evvel sensin…” dedi nem düşmüş gözleriyle. “Ahir sen…”
“MAH AY DEMEK, GÖKTEKİ KAMER DEMEK, GÜZELLİK DEMEK, SEN DEMEK…”
Zaman bir lahzadan ibaretti. Mah ve Şer ise o zamanın içine sıkışmış bir bütünün parçasıydı. Zamansız bir anda Ay gecenin koynunda dalgalanırken her şey tersine döndü. Mah silindi geceden. Şer ise onlar için zamanı ikiye böldü. O en karanlık gecede bir günah işlendi ve o günahın izleri geceyle birlikte geçmişi de silip geleceklerine kazındı. Artık gün dünyaya geldiğunda karanlık yalnızca mahşerden ibaretti.
“Affet beni,” dediğinde kadın gülümsedi. Acıdan başka bir şey barındırmayan bu gülümseme aslında bir yanıt niteliğindeydi.
“Yer ile göğü de birleştirsen! İki cihanı da bir araya getirsen…” Son kelimeleriyle aralarındaki bağı bıçak gibi kesti. “Affetmem!”
LAHZA 2 – HAR VE KÜL
“GECE… TÜM KÖTÜLÜKLERİ GİZLEYENİM, SAKLAYANIM… KARANLIĞINDA KANDIRILARAK DİNLEDİĞİM EN GÜZEL MASALIM… ONUN KARANLIĞI, BENİM AYDINLIĞIM.”
Biz bir saatin tam ortasındaydık ve ne birlikte bir adım ileri gidebiliyorduk ne de bir adım geri. Tutukluluktu bizimki. Daha en başından, nefes aldığımız ilk andan beri birbirimize vurgun olmak, birbirimizde yok olmaktı. Bir yandan har olup yanarken öte yandan kül olmaktı.
“Sen sana kötülük yapan herkesi kendi vicdan mahkemende şuranla yargılarken.” İki parmağı kurşun misali sol göğsüme vuruldu. “Beni adalet terazinde hep burada yargıladın.” Parmağı şakaklarıma çıktığında öleceğim sandım.
“Gerçekten benim en büyük belam; senin bana olmayan, benim sana bitmek bilmeyen sevdammış.”
LAHZA 3 – GECE VE ŞAFAK
“İZAFİ BİR KAVRAMSA ZAMAN BİR LAHZADAN İBARETTİ.
SENELER SONRA BİLE BİTMEYEN BİR AŞK VARMIŞ, İNANDIM.”
“Bundan sonra seni bırakmıyorum, senden bir adım öteye yemin ederim ki gitmiyorum.”
Elini cebine attığında, sarı alyans gecenin karanlığında parladı. “Hiçbir şeyi hak ettiğin gibi yaşatamadım ama Mahru…” Sesiyle kalbimdeki telaş katbekat büyüdü. “Benim için yâr da sensin yara da sen… Zehir de sensin, şifa da sen… Şu yüreğin…” dedi, tek parmağını telaşla göğsüne vurduğunda. “Neşesi sensin, kederi sen…” Akıl durdu, dil lal oldu, kalp taştı.
***
“Derler ki en büyük hak gönül kırmaktır. Çok kırdım, güzel sevdin.” İçimde zelzeleler koptu, taşlar yerinden oynadı, ona örülen tüm duvarlar yıkıldı. Bağlılığın simgesi olan ve seneler önce benden kopan o yüzük, bıraktığım günkü gibi onda dururken “Helal et,” dedi. Artık göremeyeceğim kadar bulanıklaşmıştı etraf. “Et çünkü şu arşıâlâ bile şahit ki benim için evvel sensin…” dedi nem düşmüş gözleriyle. “Ahir sen…”