Roman Kitapları
Önceki Çağın Akşamüstü PDF oku indir
Önceki Çağın Akşamüstü PDF oku indir, PDF kitap depomuzda, Ömer F. Oyal tarafından kaleme alınan Önceki Çağın Akşamüstü isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9789750845192 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Önceki Çağın Akşamüstü kitabı 232 olarak yayınlanmıştır. Önceki Çağın Akşamüstü kitabını 05.07.2019 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Önceki Çağın Akşamüstü PDF Oku.
Önceki Çağın Akşamüstü PDF Oku
Başka günlerdi onlar. Çağın amansızca yüzümüze kapanmadığı günler. Tarihin, bize verdiği randevuya sadık kalacağına inandığımız günler.
Zaman Lekeleri romanıyla NDS 2019 Edebiyat Ödülü’nü alan Ömer F. Oyal’in
Önceki Çağın Akşamüstü romanı yeni baskısıyla okurlarla buluşuyor. Yazar bu romanında yaşamın, zamanın, tarihin iyi-kötü şakaları ve sürprizleri üzerine odaklanırken bizleri gündelik hayat içindeki politika, varoluşsal sıkıntılar, hayaller arasında gezdiriyor.
İstanbul’da yaşayan devrimci kahramanımızın zihni Şanghay’dan Managua’ya, Münih’ten Pekin’e, Moskova’dan Berlin’e, Atina’dan Saygon’a uzanan önceki yüzyıl hayalleriyle dolup taşarken, biz onu yeni yüzyılın dertleri içinde buluyoruz. Ne de olsa, “Efsane size ölebilme gücünü verir belki ama yaşamanızı sağlamaz”.
Herkesin kendi sılasını yarattığı bir çağda geçen, etkileyici bir roman…
“Laf sokuşturmuştu. Aldırmadım. Sokağa daldığında arkasından bir süre bakakaldığımı iyi hatırlıyorum. Sokağın içindeki üçüncü kapıdan içeri girene dek onu izledim. Gerçekten de bir meyhaneye giriyordu. Kavgayla harmanlanmış senelerın rakıyla dinlenmeye çabalamasını anlıyordum. Yorgunluk küskünlüğe götürür insanı. Halbuki yeni girdiğimiz çağ bıkkınlık çağıydı. Bıkkınlık her yerden, binaların su oluklarından, kararmış gökyüzünden, toplantılardaki kesik cümlelerin arasından, sloganların bezgin tekrarlanışından, duvarda unutulmaya terk edilen afişlerin üzerindeki kostikten, her yerden akıp duruyordu. Yenilmişlik, gerçeklikle karşı karşıya geldirılmayacak kadar hayat doluydu. Ceyda’yı bu akşam görmem olabilecek değil. Boş bir umuda kapılarak hayal kırıklığı yaşamamak için durmadan bunu tekrarlıyordum. Bir pavyon kadınını merak edip durmakta bilinmedik bir dünyaya ait tamamen karanlık bir büyü vardı. Zamanı ve hareketi unutarak şiddetlenen yağmurun altında yürüdüm durdum. Sanki içimdeki bir tomurcuk ısrarla Ceyda’yı işaret ediyor, o dayak tükettiğim gün bilgisayar başında hissettiğim taze sıcaklığı hatırlatıp duruyordu. Öbür yandan gizliden gizliye utanıyordum. Nazlı’dan değil, senelerdır özene bezene kurduğum kendime dair hikâyemden utanıyordum.”
Zaman Lekeleri romanıyla NDS 2019 Edebiyat Ödülü’nü alan Ömer F. Oyal’in
Önceki Çağın Akşamüstü romanı yeni baskısıyla okurlarla buluşuyor. Yazar bu romanında yaşamın, zamanın, tarihin iyi-kötü şakaları ve sürprizleri üzerine odaklanırken bizleri gündelik hayat içindeki politika, varoluşsal sıkıntılar, hayaller arasında gezdiriyor.
İstanbul’da yaşayan devrimci kahramanımızın zihni Şanghay’dan Managua’ya, Münih’ten Pekin’e, Moskova’dan Berlin’e, Atina’dan Saygon’a uzanan önceki yüzyıl hayalleriyle dolup taşarken, biz onu yeni yüzyılın dertleri içinde buluyoruz. Ne de olsa, “Efsane size ölebilme gücünü verir belki ama yaşamanızı sağlamaz”.
Herkesin kendi sılasını yarattığı bir çağda geçen, etkileyici bir roman…
“Laf sokuşturmuştu. Aldırmadım. Sokağa daldığında arkasından bir süre bakakaldığımı iyi hatırlıyorum. Sokağın içindeki üçüncü kapıdan içeri girene dek onu izledim. Gerçekten de bir meyhaneye giriyordu. Kavgayla harmanlanmış senelerın rakıyla dinlenmeye çabalamasını anlıyordum. Yorgunluk küskünlüğe götürür insanı. Halbuki yeni girdiğimiz çağ bıkkınlık çağıydı. Bıkkınlık her yerden, binaların su oluklarından, kararmış gökyüzünden, toplantılardaki kesik cümlelerin arasından, sloganların bezgin tekrarlanışından, duvarda unutulmaya terk edilen afişlerin üzerindeki kostikten, her yerden akıp duruyordu. Yenilmişlik, gerçeklikle karşı karşıya geldirılmayacak kadar hayat doluydu. Ceyda’yı bu akşam görmem olabilecek değil. Boş bir umuda kapılarak hayal kırıklığı yaşamamak için durmadan bunu tekrarlıyordum. Bir pavyon kadınını merak edip durmakta bilinmedik bir dünyaya ait tamamen karanlık bir büyü vardı. Zamanı ve hareketi unutarak şiddetlenen yağmurun altında yürüdüm durdum. Sanki içimdeki bir tomurcuk ısrarla Ceyda’yı işaret ediyor, o dayak tükettiğim gün bilgisayar başında hissettiğim taze sıcaklığı hatırlatıp duruyordu. Öbür yandan gizliden gizliye utanıyordum. Nazlı’dan değil, senelerdır özene bezene kurduğum kendime dair hikâyemden utanıyordum.”