Felsefe Kitapları
Rasyonel Düşünce PDF Oku
Rasyonel Düşünce PDF oku, PDF kitap depomuzda, Beşir İslamoğlu tarafından kaleme alınan Rasyonel Düşünce isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786256160040 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Rasyonel Düşünce kitabı 144 olarak yayınlanmıştır. Rasyonel Düşünce kitabını 05.11.2024 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Rasyonel Düşünce PDF Oku.
Rasyonel Düşünce PDF Oku
Tarih boyunca Müslümanlar arasında Kur’an’ın ve bundan dolayı hakikatin bilinmesina yönelik iki temel yöntem (düşünce), iki ana damar var olagelmiştir: Biri, hakikatin fakat rivayetler yoluyla anlaşılabileceğini savunurken, diğeri de hakikatin fakat aklın faal hale gelmesiyle anlaşılabileceğini savunmaktadır. Eski tabirle, birinin adı ehl-i rey (özgür düşünen), diğerinin adı da ehl-i rivayettir. (rivayete bağlı kalan)
Müslümanlar arasında aklı ve felsefeyi merkeze alanlar ile rivayeti merkeze alan akıl zıtı gelenekselciler arasında ilk tartışma “kader” hususunda başladı. Başını Mutezilenin çektiği akılcılara göre, Allah’ın, kulları ile ilgili önceden tayin ettiği değişmez bir kader mevcut değildir. İnsanlar, fiillerinde özgürdür ve bu özgürlük çerçevesinde fakat sorumlu olacaklardır. Akıl zıtı rivayetçiler de insanın kader/cebir altında bulunduğunu, fiillerinde hür gözükse de aslında mecbur bırakıldığını ve fiillerinin meydana gelişinde, gücünün hiçbir etkisi olmadığını savunmaktadırlar.
Fazlurrahman’ın dediği gibi, 10. Halife Mütevekkilden ibu yana doğal nesnellik, akıl, hikmet ve felsefe inkar edilerek yerine kalp ilmi, keşif, ilham, rüya ve keramet gibi bir takım metafizik terimler icat edildi. Ayetler bu terimler aracılığı ile eğilip büküldü. Eğer Müslüman dünyasında Hanbeli, Eşari ve Selefi paradigmanın yerine, Ebu Hanife ve Maturidi paradigması; Gazali’nin paradigması yerine İbni Rüşdün paradigması (fikirleri ve metodu) kabul görseydi, Müslüman aklı mühürlenmeyecekti ve bugün Müslüman dünya bambaşka bir yerde olacaktı.
Müslümanlar arasında aklı ve felsefeyi merkeze alanlar ile rivayeti merkeze alan akıl zıtı gelenekselciler arasında ilk tartışma “kader” hususunda başladı. Başını Mutezilenin çektiği akılcılara göre, Allah’ın, kulları ile ilgili önceden tayin ettiği değişmez bir kader mevcut değildir. İnsanlar, fiillerinde özgürdür ve bu özgürlük çerçevesinde fakat sorumlu olacaklardır. Akıl zıtı rivayetçiler de insanın kader/cebir altında bulunduğunu, fiillerinde hür gözükse de aslında mecbur bırakıldığını ve fiillerinin meydana gelişinde, gücünün hiçbir etkisi olmadığını savunmaktadırlar.
Fazlurrahman’ın dediği gibi, 10. Halife Mütevekkilden ibu yana doğal nesnellik, akıl, hikmet ve felsefe inkar edilerek yerine kalp ilmi, keşif, ilham, rüya ve keramet gibi bir takım metafizik terimler icat edildi. Ayetler bu terimler aracılığı ile eğilip büküldü. Eğer Müslüman dünyasında Hanbeli, Eşari ve Selefi paradigmanın yerine, Ebu Hanife ve Maturidi paradigması; Gazali’nin paradigması yerine İbni Rüşdün paradigması (fikirleri ve metodu) kabul görseydi, Müslüman aklı mühürlenmeyecekti ve bugün Müslüman dünya bambaşka bir yerde olacaktı.