Roman Kitapları
Uyku Ülkesi PDF oku indir
Uyku Ülkesi PDF oku indir, PDF kitap depomuzda, Gürsel Korat tarafından kaleme alınan Uyku Ülkesi isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786051857183 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Uyku Ülkesi kitabı 168 olarak yayınlanmıştır. Uyku Ülkesi kitabını 11.02.2022 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Uyku Ülkesi PDF Oku.
Uyku Ülkesi PDF Oku
“Bir toplumda rüyada görülenlerle yaşananlar arasında bir fark yoksa oranın adı Uyku Ülkesi’dir.”
Uyku Ülkesi tüm zamanlar için yazılmış bir roman. Tıpkı rüyaların zamansız olması gibi. Yazar bu romanda Doktor Sevda Kül’ün rüyalarıyla karışan ve bir kâbustan farksız görünen yaşamını anlatıyor.
Orhan Kemal Roman Ödülü, Ankara Üniversitesi Roman Ödülü ve Notre-Dame de Sion Edebiyat Ödülü sahibi Gürsel Korat, Uyku Ülkesi’nde gerçek ile düşü harmanlayarak yirmi birinci yüzyılın distopyasını ortaya koyuyor.
Rüya bu ya, Eski İstanbul suyun altında yaşamayı sürdürüyordu. Sayısız otomobil Sirkeci Garı yönünde ilerliyor, araba vapuruyla Harem’e gidecek olanlar ise iskelede sıraya giriyordu. Tramvaylar farlarını yakmış boğuk boğuk tınlıyor, kâğıt toplayıcıları, seyyar tatlıcılar ve turşucular arabalarını itiyordu. Mısır Çarşısı’nın ışıl ışıl olduğunu, altın dolu vitrinler önünde balıkların yüzdüğünü hissedebiliyordum. Yeni Cami önündeki güvercinler, vatoz balığını andırarak kanat çırpıyor, motorların bacasından çıkan dumanlar, denizin içinden yukarılara doğru bir suluboya izi gibi artıyordu.
Uyku Ülkesi tüm zamanlar için yazılmış bir roman. Tıpkı rüyaların zamansız olması gibi. Yazar bu romanda Doktor Sevda Kül’ün rüyalarıyla karışan ve bir kâbustan farksız görünen yaşamını anlatıyor.
Orhan Kemal Roman Ödülü, Ankara Üniversitesi Roman Ödülü ve Notre-Dame de Sion Edebiyat Ödülü sahibi Gürsel Korat, Uyku Ülkesi’nde gerçek ile düşü harmanlayarak yirmi birinci yüzyılın distopyasını ortaya koyuyor.
Rüya bu ya, Eski İstanbul suyun altında yaşamayı sürdürüyordu. Sayısız otomobil Sirkeci Garı yönünde ilerliyor, araba vapuruyla Harem’e gidecek olanlar ise iskelede sıraya giriyordu. Tramvaylar farlarını yakmış boğuk boğuk tınlıyor, kâğıt toplayıcıları, seyyar tatlıcılar ve turşucular arabalarını itiyordu. Mısır Çarşısı’nın ışıl ışıl olduğunu, altın dolu vitrinler önünde balıkların yüzdüğünü hissedebiliyordum. Yeni Cami önündeki güvercinler, vatoz balığını andırarak kanat çırpıyor, motorların bacasından çıkan dumanlar, denizin içinden yukarılara doğru bir suluboya izi gibi artıyordu.