Roman Kitapları
Yazarak Yaşamak Çalışan Saat – Toprağı İşleyen Kalem PDF Oku
Yazarak Yaşamak Çalışan Saat – Toprağı İşleyen Kalem PDF oku, PDF kitap depomuzda, Alim Kahraman tarafından kaleme alınan Yazarak Yaşamak Çalışan Saat – Toprağı İşleyen Kalem isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9786052071342 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Yazarak Yaşamak Çalışan Saat – Toprağı İşleyen Kalem kitabı 144 olarak yayınlanmıştır. Yazarak Yaşamak Çalışan Saat – Toprağı İşleyen Kalem kitabını 14.02.2018 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Yazarak Yaşamak Çalışan Saat – Toprağı İşleyen Kalem PDF Oku.
Yazarak Yaşamak Çalışan Saat – Toprağı İşleyen Kalem PDF Oku
Âlim Kahraman insan yüzlerini, mekânı, zamanı, yaşamayı ve ölümü bir medeniyet dikkatinin ardından yansıttı:
“Bu tanışıklığımız zamanından, bu üç şehirdeki farklı mekânlara dağılmış bir çok görüntüsü birbiri ardınca sökün ediyor şimdi. Ankara’da, o senelerda Mavera’nın Selanik Caddesi’deki bürosunda hatırlıyorum daha çok. Elinde bir kurşun kalem, önündeki kâğıda o haftaki gazete yazısını yazmaya çalışıyor: Silgisi de hemen yanı başında. Yazı ilerlemedikçe oflayıp pufluyor; yazdığı birkaç kelimeyi silip tekrar başa dönüyor. İstanbul’dayız şimdi de.. Üsküdar’ı çok seviyorum, diyor: Bazı zaman çocukları da alıp Kuşkonmaz’daki çay bahçesine gidiyorum. Boğaza karşı saatlerce oturuyorum. Bir gün buluşalım orada, diyoruz (Gerçekleştiremiyoruz). Ankara Dikmen’deyiz, seneler önce. O gece beni evinde misafir ediyor. Müthiş bir kar yağmış; sabah erkenden kalkıp vadinin bir yamacındaki evinden yukarıya doğru tırmanıyoruz: Kar yolları hemen hemen tamamen örtmüş.”
“İşte adeta temizlik, huzur ve sükûnun timsali olan bu kadının, Balkan Harbi’nin sıkıntılı günlerinde Kâbe toprağı’dır diyerek, İstanbul’dan Üsküdar’a geçtiğini söyleyen bir cümle var yazarın anıları içinde. Lakin dikkat edildiğinde göze çarpan bu cümle, duvarın arka yüzüne açılan bir pencere, kültürümüze ait kaybolmaya yüz tutmuş canlı bir iz olarak ne kadar kıymetli! Nakiye Hanımın bu davranışında adeta bir Hicret, o zor günlerde Kâbe’ye sığınma duygusu seziliyor.”
“Bu tanışıklığımız zamanından, bu üç şehirdeki farklı mekânlara dağılmış bir çok görüntüsü birbiri ardınca sökün ediyor şimdi. Ankara’da, o senelerda Mavera’nın Selanik Caddesi’deki bürosunda hatırlıyorum daha çok. Elinde bir kurşun kalem, önündeki kâğıda o haftaki gazete yazısını yazmaya çalışıyor: Silgisi de hemen yanı başında. Yazı ilerlemedikçe oflayıp pufluyor; yazdığı birkaç kelimeyi silip tekrar başa dönüyor. İstanbul’dayız şimdi de.. Üsküdar’ı çok seviyorum, diyor: Bazı zaman çocukları da alıp Kuşkonmaz’daki çay bahçesine gidiyorum. Boğaza karşı saatlerce oturuyorum. Bir gün buluşalım orada, diyoruz (Gerçekleştiremiyoruz). Ankara Dikmen’deyiz, seneler önce. O gece beni evinde misafir ediyor. Müthiş bir kar yağmış; sabah erkenden kalkıp vadinin bir yamacındaki evinden yukarıya doğru tırmanıyoruz: Kar yolları hemen hemen tamamen örtmüş.”
“İşte adeta temizlik, huzur ve sükûnun timsali olan bu kadının, Balkan Harbi’nin sıkıntılı günlerinde Kâbe toprağı’dır diyerek, İstanbul’dan Üsküdar’a geçtiğini söyleyen bir cümle var yazarın anıları içinde. Lakin dikkat edildiğinde göze çarpan bu cümle, duvarın arka yüzüne açılan bir pencere, kültürümüze ait kaybolmaya yüz tutmuş canlı bir iz olarak ne kadar kıymetli! Nakiye Hanımın bu davranışında adeta bir Hicret, o zor günlerde Kâbe’ye sığınma duygusu seziliyor.”