PDF Kitap
Hitler İsteseydi… Sosyal Psikoloji Yazıları PDF Oku
Hitler İsteseydi… Sosyal Psikoloji Yazıları PDF oku, PDF kitap depomuzda, Prof. Dr. Ali Dönmez tarafından kaleme alınan Hitler İsteseydi… Sosyal Psikoloji Yazıları isimli kitabı siz değerli okurlarımız için hazırladık. 9789755200675 dilinde ve Kitap Kağıdı ebatında basılan ayrıca TÜRKÇE sayfadan oluşan Hitler İsteseydi… Sosyal Psikoloji Yazıları kitabı 316 olarak yayınlanmıştır. Hitler İsteseydi… Sosyal Psikoloji Yazıları kitabını 19.09.2024 numarası ile orijinalliğini sorgulayabilirsiniz. Hitler İsteseydi… Sosyal Psikoloji Yazıları PDF Oku.
Hitler İsteseydi… Sosyal Psikoloji Yazıları PDF Oku
Bu kitap sosyal psikolojide sansasyonel nitelikli bazı deneyleri, güncel konularda bazı makaleleri içermektedir. Kesinlikle bir ders kitabı değildir. Bu haliyle, psikolojiye ve insan davranışına ilgi duyan herkes için aydınlatıcı olduğundan kuşku yoktur. Bunun yanı sıra psikoloji ve eğitim bilimleri bölümleri öğrencileri için yardımcı kaynak olarak da kullanılabilir.
Sosyal algıda (bireylerin algılanması) iki varsayımın büyük ağırlık taşıdığı söylenebilir. Bunların ilkine göre, algı bi hayli mekanik bir zamantir. İkincisine göre de, bu sürede düşünce veya bilişten fazla duygu veya değerlendirme önem taşır. Bu iki varsayım, çok kıymetli ve işe yarar olmakla birlikte, algı sürecini fazlaca yalınlaştırmaktadır. İster insanları, ister nesneleri hissediyor olalım, yaptığımız şey, yalnızca çevremizin bir kopyesini içselleştirmek değildir. Her bilgi parçası, diğerleri ile birlikte hemen hemensı alınacak bir diğer özellik olarak değil, tutarlı bir bütünün bir parçası veya yönü olarak alınır.
Sosyal psikolojideki temel yaklaşımlardan biri bilişsel süreci vurgulayan yaklaşımdır. İnsan algısı bağlamı içinde bu yaklaşıma toplumsal (sosyal) biliş adı verilmektedir, çünkü sosyal uyaranlar, ilk kez de bireyler ve gruplar üzerinde odaklaşan bilişsel süreçleri araştırıp inceler. Toplumsal biliş yaklaşımının merkezinde insan algısının bilişsel bir zaman olduğu görüşü yatar. İnsanlar etkin bir biçimde örgütleyen algılayıcılardır, edilgen alıcılar değildir; yalnızca sevdikleri ve sevmedikleri ile değil tutarlı ve manalı izlenimler oluşturma gereksinimi ile güdülenmişlerdir.
Ülkemizde psikoloji ile alakalı kaynaklar çok kıttır. Orta ve yüksek öğretimde ders kitabı bulmada bile çok zorlandığımız dikkate alınırsa alanda ciddi her türlü yayına olan gereksinim açıktır. Son senelerda Batı ülkelerine bi hayli çok sayıda yüksek lisans ve doktora öğrenci gönderip, giderlerini karşılamakta zorlandığımızı bilmeyen yoktur. Bazı alanlarda öğrenci yolladığımız ülkelerin bizden tek farkı yayın zenginliğidir. Eğer yeterli yayınımız olsaydı bu alanlarda dışarıya öğrenci gönderme gereği de olmazdı. Bu nedenle ülkemizde her alanda yayın yapma ister telif, ister çeviri olsun desteklenmek zorundadır. Aksi halde, diğer alanlarda olduğu gibi yayın alanında da dışa bağımlı olmaktan ve kıt kaynak sorunundan kurtulabilmemiz olabilecek olmayacaktır. Bu kitap, denizde bir damla misali bile olsa yayın birikimimize bir katkı olabilirse işlevini gerçekleştirmiş olacaktır.
Sosyal algıda (bireylerin algılanması) iki varsayımın büyük ağırlık taşıdığı söylenebilir. Bunların ilkine göre, algı bi hayli mekanik bir zamantir. İkincisine göre de, bu sürede düşünce veya bilişten fazla duygu veya değerlendirme önem taşır. Bu iki varsayım, çok kıymetli ve işe yarar olmakla birlikte, algı sürecini fazlaca yalınlaştırmaktadır. İster insanları, ister nesneleri hissediyor olalım, yaptığımız şey, yalnızca çevremizin bir kopyesini içselleştirmek değildir. Her bilgi parçası, diğerleri ile birlikte hemen hemensı alınacak bir diğer özellik olarak değil, tutarlı bir bütünün bir parçası veya yönü olarak alınır.
Sosyal psikolojideki temel yaklaşımlardan biri bilişsel süreci vurgulayan yaklaşımdır. İnsan algısı bağlamı içinde bu yaklaşıma toplumsal (sosyal) biliş adı verilmektedir, çünkü sosyal uyaranlar, ilk kez de bireyler ve gruplar üzerinde odaklaşan bilişsel süreçleri araştırıp inceler. Toplumsal biliş yaklaşımının merkezinde insan algısının bilişsel bir zaman olduğu görüşü yatar. İnsanlar etkin bir biçimde örgütleyen algılayıcılardır, edilgen alıcılar değildir; yalnızca sevdikleri ve sevmedikleri ile değil tutarlı ve manalı izlenimler oluşturma gereksinimi ile güdülenmişlerdir.
Ülkemizde psikoloji ile alakalı kaynaklar çok kıttır. Orta ve yüksek öğretimde ders kitabı bulmada bile çok zorlandığımız dikkate alınırsa alanda ciddi her türlü yayına olan gereksinim açıktır. Son senelerda Batı ülkelerine bi hayli çok sayıda yüksek lisans ve doktora öğrenci gönderip, giderlerini karşılamakta zorlandığımızı bilmeyen yoktur. Bazı alanlarda öğrenci yolladığımız ülkelerin bizden tek farkı yayın zenginliğidir. Eğer yeterli yayınımız olsaydı bu alanlarda dışarıya öğrenci gönderme gereği de olmazdı. Bu nedenle ülkemizde her alanda yayın yapma ister telif, ister çeviri olsun desteklenmek zorundadır. Aksi halde, diğer alanlarda olduğu gibi yayın alanında da dışa bağımlı olmaktan ve kıt kaynak sorunundan kurtulabilmemiz olabilecek olmayacaktır. Bu kitap, denizde bir damla misali bile olsa yayın birikimimize bir katkı olabilirse işlevini gerçekleştirmiş olacaktır.